Karabağ – Eski hikâye. Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah

1930

Alman seyyah, Moğol ordusunda hizmet etmiş olan Johann Schildberger (Yohan Şildberger), 1420 kışını Karabağ ovasında geçirmiş, burada Ermenilere ve Müslümanlara rastlamıştı. “İmansızlar, kendi imansız dinleriyle bu ovayı Ğarabağ (Karabağ, Karawag) olarak anıyorlar. Her şey imansızlara aittir, fakat bölge Ermenistan (Ermenia) bünyesindedir. Köylerde Ermeniler yaşıyor, fakat onlar imansızlara vergi vermek mecburiyetindeler”.

“Karabağ” yer ismi, yazılı olarak ilk defa XIV. yüzyılda, Kartlis Tsıkhovreba olarak anılan Gürcü tarihinde karşımıza çıkmaktadır. Bu belgede, Ulo adlı hanın, kışlamak amacıyla Karabağ’a gönderildiğinden bahsedilmektedir. Bu döneme kadar bölge Ermeniler tarafından Artsakh olarak anılmaktaydı. Hamdollah Mostauvi Ğazvini, Nehzat al-ğolub kitabında Karabağ’ı “Arani Ğarabağ” olarak anmaktaydı. Farslı yazar, Aran (Ağvank) hakkında şöyle yazmaktadır, “Aran bölgesi, Araks ve Kur adlı iki nehrin arasında bulunmaktadır”.

“Karabağ” ismi Türkçe-Farsça orijinlidir. Bu isim, Farsça “Bağ-i Siah”ın tam tercümesidir. Rus İmparatorluğu’nun egemenliği döneminde Karabağ ismine Нагорный (dağlık) sıfatı eklenir. Rus-Türk-Fars ismine rağmen Karabağ, özellikle de Karabağ’ın dağlık kısmı, antik dönemden günümüze kadar büyük oranda Ermenilerle meskûn olup Ermenice konuşulmuştur. Bu olgu Ermeni tarihçiler olduğu kadar Yunan, Farslı, Arap ve Gürcü tarihçiler tarafından belgelenmiştir.

Artsakh bölgesi, Urtekhe-Urtekhini şekliyle ilk defa olarak M.Ö. VIII. yüzyılda Urartu kralı II. Sardur’un (763-734) yazıtlarında belgelenmektedir. Yunan tarihçiler ise bu ismi Orkhistene şeklinde kullanmışlardır. Karabağ, Çeçenler tarafından, Ermenice Artsakh şekline çok benzeyen Arts adıyla anılmaktadır. II. Sartur’dan sonraki birkaç yüzyıldan kalan, Artsakh’la ilgili herhangi bir yazıt elimize ulaşmamıştır.

I. yüzyıl Yunan tarihçisi Strapon, Kur (Kir) Nehri’nin sağ kıyısında bulunan tek dil olarak Ermeniceyi konuşan Artsakh’ı, Ermenistan eyaletlerinden biri olan Orkhistena olarak anmakta ve Ermenistan ordusuna en çok sayıda süvarileri sunmuş olduğunu belirtmektedir. Kur Nehri’nin sağ kıyısında bulunan Artsakh ve komşu Utik Eyaleti, tüm Yunan-Romalı ve Ermeni tarihçiler tarafından Büyük Hayk’ın sınırları dâhilinde gösterilmektedir.

Artsakh, M.Ö. VI. yüzyılda Ermenistan krallığının Yervanduni hanedanlığı bünyesinde, Mar Devleti’ne, 550-331 yılları arasında ise İran Akemenik krallığına bağlı olmuştur. Ermeni krallığının Artaşesyan hanedanlığı döneminde, ülkenin kuzeydoğu sınırları Kur Nehri’nden geçmekteydi. Ermeni kralı Büyük Tigran tarafından inşa edilip, kendi adıyla Tigranakert olarak anılan dört şehirden biri Artsakh’ta kurulmuştur. Bu şehrin yıkıntıları, günümüz Ağdam şehrinin yakınında bulunmuş olup, birkaç yıldır kazılarla ortaya çıkartılmaktadır.

Artsakh, 66-428 yılları arasında, Arşakuni hanedanlığı döneminde, Ermeni krallığına ait olmuş, bu hanedanlığın yıkılışından sonra İran krallığı tarafından Büyük Hayk’ın Artsakh ve Utik bölgeleri ile Ağvan Krallığı’ndan bir marzpetlik (eyalet) oluşturulmuştur. Marzpanın (vali) makamı Soğk’da (Tsavd-Tsod) bulunmaktaydı. Anania Şirakatsi’nin Aşkharatsuytsunda (coğrafya kitabı) Artsakh, Büyük Hayk’ın 12 eyaletinden 10.sudur.

IV yüzyıl başında Artsakh’ta Hıristiyanlık yayılır. İlk Ermeni okulu, Mesrop Maştots tarafından Amaras manastırında kurulur. Ermenistan’ın doğu kısmı, Artsakh da dâhil olmak üzere V. yüzyılda İran egemenliği altındaydı. Artsakh ve komşu Utik bölgesi yüzyılın sonunda III. Vaçagan Barepaşt (imanlı, 487-510) önderliğinde Aranşahikler yönetimi altında birleşir.

Tarihçi Agatangeğos ve Movses Khorenatsi, yazılarında Artsakh için Tsavdek ve Pokr Syunik [Küçük Sünik] isimlerini kullanmaktadır. Agatangeğos Tsavdek’i, Sünik ve Utik arasında göstermektedir.

VII. yüzyılda Ermeni Arşakunilerin yerine, Fars kökenli Mihranyan sülalesi geçer. Bu hanedanlık Aranşahiklerle akrabalık ilişkisi kurup, Hıristiyanlığı kabul ederek Ermenileşirler.

X.-XIII. yüzyılda Artsakh yerine Khaçen ismi kullanılmaktaydı. Khaçen kalesi, Aranşahik sülalesinden Ermeni beylerin makamı olmuştur. Aranşahikler, Ağvan Krallığının sahipleri olmuştur. Aranşahik ismi Farsçadan türemiş olup Aran (Ağvan, Alban) ve şah (kral) isimlerinden üretilmiştir.

Khaçen (Artsakh), XI.-XII. yüzyıllarda göçebe Türk-Selçuk boylarının saldırılarına maruz kalmasına rağmen özerkliğini korumaya muvaffak olur. XII. yüzyıl sonu ve XIII. yüzyılın ilk yarısında bölge gelişir, Ortaçağ Ermeni mimarisinin başyapıtlarından sayılan Hovhannes Mıkırtiç kilisesi ve narteks bölümü, Gandzasar’da (1216-1260), Dadi manastırının kilisesi (1214), Gıtçavank’ın ana kilisesi (1241-1248) inşa edilir.

Transkafkasya, XIII. yüzyılın 30-40’lı yıllarında Tatar-Moğollar tarafından işgal edilir, fakat Khaçen-Artsakh yöneticisi Hasan Calal Dola, bölgenin yarı özerk durumunu korumaya muvaffak olur. Khaçen-Artsakh, XV. yüzyılda göçebe Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen boylarının, XVI. yüzyılda ise İran’ın egemenliğine girer.

Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Yirmi yedinci bölüm

Photo- Amaras Monastery, 4th century