Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, On üçüncü bölüm
1991 yılında Moskova’da gerçekleştirilen başarısız darbe denemesi Sovyetler Birliği’nin sonunu hızlandırır. 19–21 Ağustosta Moskova’da vuku bulan olaylara Ermenistan ve Azerbaycan yönetimleri farklı şekilde yaklaşırlar. Ter-Petrosyan ve yönetimdeki EMH, olağanüstü hal devlet komitesinin yetkilerini reddederken, Mutalibov ve Polyaniçko, Moskova’da yönetime talip olan tutucuların Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan yararına daha sert bir tutum içinde olacakları ve bunun kendilerine Karabağ hareketine kesin darbeyi vurmak için imkân vereceği beklentisi içinde açık destek verir.
İsyancıların çekirdeğini içişleri ile savunma bakanları oluşturmakta, Azerbaycan polisi ile birlikte Dağlık Karabağ ve çevre bölgelerde etnik temizlik işlerini yürütmekte olanlar ise, onların yönetimi altında bulunan silahlı birliklerdi.
Mutalibov, 19 Ağustosta İran’daydı. Saddam Hüseyin, Yaser Arafat, Muammer Kaddafi, Slobodan Miloseviç gibi, Azerbaycan cumhurbaşkanı Mutalibov da Tebriz’de darbe haberini alıp darbecilere desteğini bildirir. Mutalibov’un danışmanı Vafa Guluzade, Bakû’ye dönene kadar Moskova olaylarıyla ilgili yorumlarda bulunmamasını kendisinden rica ettiğini yazmaktadır. “Tebriz’e gittik, İran tarafı Mutalibov’u Şehriyar’ın heykelinin yanında bir röportaj vermeye ikna etti, sadece kültürel sorular yöneltilecekti. Biz biraz ötede durmuştuk. Gazeteciler kültürle ilgili bir-iki soru sordular, üçüncüsü ise darbeyle ilgiliydi. Mutalibov desteğini ilan etti ve Gorbaçov’u tenkit etti. Ben şok geçirdim. Ardından Polyaniçko aradı “Hurra, bizimkiler ele geçirmiş”,- dedi, Mutalibov ise “Ben dememiş miydim Vafa, askeriye daha sözünü söylememişti”. Bakû’ye döndüğümüzde darbe başarısızlığa uğramıştı”.1
Darbenin başarısız olmasından sonra Polyaniçko Azerbaycan’dan uzaklaşır. Gitmeden önce Dağlık Karabağ’da Olağanüstü Hal Resmi Komitesi (OHRK) kararlarının uygulanması konusunda talimat vermişti. Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin Bölge Komitesi 23 Ağustosta Gorbaçov ve Yeltsin’e başvurarak darbecilerin “en ağır cezaya” çarptırılmasını ve Dağlık Karabağ’da “kanlı suçlar” tertip edenlere yönelik dava açılmasını önerir.
Gorbaçov: “Ben başka bir ülkeye döndüm”
23 Nisan 1991’de dokuz cumhuriyetin yöneticileriyle görüşen Gorbaçov, Sovyetler Birliği Paktı projesinin başlangıcını ilan etti. SSCB’ni eski görünüşüyle elde tutma konusundaki referanduma katılmayı reddetmiş olan altı cumhuriyet, içlerinde Ermenistan da dâhil olmak üzere, bu görüşmeye davet edilmemişti. Ter-Petrosyan 24 Mayısta gerçekleştirilen ikinci görüşme esnasında Fransa’da bulunmaktaydı, üçüncüsü ise 2 Haziranda gerçekleştirildi ve Ter-Petrosyan, Dağlık Karabağ’a yönelik Moskova’nın takındığı tutumu protesto etmek için tekrar katılmadı.
23 Temmuzda gerçekleştirilen sonuncu Novo Ogaryovo görüşmesine Ermenistan da katılmıştı. Ter-Petrosyan, Ermenistan’ın bağımsızlık istediğini, fakat 21 Eylülde yapılacak olan referandumun halkın yaklaşımını ortaya koyacağını vurguladı. Yenileştirilmiş birliğin bünyesinde kalma taraftarları da vardı, Ter-Petrosyan’ın sözleriyle bunlar “Komünist Partisi, EDF ve Ermenistan’da ikâmet eden Karabağlı Ermenilerden müteşekkil gruplardı. “Bunlar, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’la tekrar birleştirilmesi sorununun çözümü konusunda imkân elde edebilmek için Ermenistan’ın, birlik paktını imzalaması gerektiğini açıklamaktadır. Bölge sakinleri ise 16 Mayısta, Azerbaycan’la karşılıklı taviz ve görüşmeler kartını kullanma konusunda karar almışlardı. Dağlık Karabağ Yürütme Komitesi başkanı Leonard Petrosyan başkanlığındaki ilk heyet, programlarını Mutalibov’a ilettikleri Bakû’den yeni dönmüştü. Ermenistan parlamentosu, 16 Temmuz oturumundaki oylamasıyla bu girişimi onaylamıştı”.2
16 Ağustosta yayınlanan gazetelerde Birlik paktının metni basılmış, imzalanması ise 4 gün sonra öngörülmüştü. Gorbaçov, Ağustos başından itibaren Kırım’daki Foros yazlığında istirahata çekilmişti. Krüçkov tarafından KGB generalleri Aleksey Yegorov, Vyaçeslav Jijin ve hava indirme kuvvetleri komutanı Pavel Graçov’a olağanüstü hal için gerekli listeleri hazırlamaları emri verilir. Darbe sabahında Krüçkov, KGB yönetimine “yeniden yapılanma son bulmuştur” haberini verir. Televizyon yayınları OHRK’nin açıklamasının okunmasıyla başlar.
Tatyana Dyaçenko, babası Boris Yeltsin’i uyandırır. “Televizyondan anlaşılmaz bir şeyler gösteriyorlar”. Kendilerini demokrat olarak ilan etmiş bazı siyasiler az sonra Yeltsin’in yazlığında toplanır. Yeltsin, Gorbaçov ve Yanayev’le bağlantı kurmaya çalışır, fakat boşuna. Graçov’la bağlantı kurar. Ahizeyi tekrar yerine koyduktan sonra Yeltsin “Graçov bizimdir”,-der. Birlikler Moskova’ya doğru ilerler, yaklaşık 4000 asker, 800 tank ve zırhlı araç başkente girer. KGB’de yapılan görüşme esnasında Krüçkov, Yeltsin’le anlaşabilecekleri ümidini belirtir.
Yuri Dolgoruki’nin heykeli civarında, 12 Temmuzda Rusya cumhurbaşkanı seçilmiş olan Yeltsin’i ve demokrasiyi savunma amaçlı miting başlar. Yeltsin Beyaz Saray’a gelerek, Krüçkov’la yaptığı telefon görüşmesi esnasında OHRK’ni tanımayı reddeder. Yeltsin daha sonra Tamanyan tümenine ait bir tankın kulesinden taraftarlarına seslenerek OHRK’ni kanun dışı ilan ederek olayı bir darbe olarak nitelendirir.
Generallerden Açalov, Gruşko, Adeyev, Gromov ve Lebed, on binlerce kişi tarafından savunulan Beyaz Saray’a hücum hazırlıkları yapar. 21 Ağustos gecesi üç kişi öldürülür. Açalov, Yazov’a rapor verir “kan döküldü”, bunun üzerine Yazov “saldırıyı durdurun” emri verir. Aynı gün OHRK heyeti Kırım’a gider, fakat Gorbaçov, içlerinde Krüçov ve Lukyanov’un da dâhil olduğu heyeti kabul etmeyi reddederek, dış dünyayla bağlantısının hemen sağlanmasını talep eder, Moskova’yı arar ve “duruma tamamen hâkim olduğunu” ilan eder.
Gorbaçov 22 Ağustos gecesi Rutskoy’un uçağıyla Moskova’ya gider, ayaklanmacılar başka bir uçakla yollanır. Krüçkov ve Yazov Moskova’da, pistte tutuklanır. Yanayev, yazıhanesinde tutuklanır. Pago ve eşi 23 Ağustos sabahında intihar eder. Ardından Pavlov, Starodubtsev, Lukyanov ve diğer ayaklanmacılar tutuklanır. Yeltsin, Rusya Yüksek Sovyet’i oturumunda Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin feshedilmesi emrini imzalar.
Darbe denemesinin başarısızlığa uğramasından sonra katıldığı ilk basın toplantısında Gorbaçov, meşhur sözlerini sarf eder “Ben başka bir ülkeye döndüm”. Gorbaçov, Beyaz Saray’ı savunan İlya Kriçevski’ye, Dmitri Komar’a ve Vladimir Usov’a ölümlerinden sonra Sovyetler Birliği kahramanlık unvanı verir. Beyaz Saray’ın üç koruması, Sovyet ülkesinin son kahramanlarıydı.3
Bağımsızlık resmigeçidi
Bakû Yüksek Sovyet’i, 30 Ağustos 1991’de “Azerbaycan devletinin bağımsızlığının yeniden tesisi” deklarasyonunu kabul eder. Bu deklarasyonda, iki özerk bölge olan Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve Nahcivan’dan söz edilmemekteydi.
Deklarasyonda, 1918–1920 Azerbaycan’ının “bağımsız, uluslar arası toplum tarafından tanınmış bir devlet” olduğu belirtilmekteydi.
Deklarasyonda doğrudan belirtilmiş olmamasına rağmen, bu deklarasyon şayet 1918–1920 Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’inin sınırlarını kapsamaktaydıysa, bu durumda hem Dağlık Karabağ, hem de Nakhicevan’ın, Azerbaycan bünyesine daha sonraları, Musavvat Azerbaycan’ının artık olmadığı 1921’de katılmış olduğunu belirtmek gerekirdi. Deklarasyon metninde benzer bir nokta olmamasından dolayı, bu deklarasyon Sovyet Azerbaycan’ı (Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi bu devletin sınırları dahilinde olmuştur) sınırlarıyla ilgili değildi. Diğer taraftan, tüm diğer Sovyet cumhuriyetleri gibi, Azerbaycan da uluslar arası arena tarafından, Sovyetler Birliği’nin bir bölümü olduğu zamanki sınırlarıyla tanınmıştı.
Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve Şahumyan bölgesi meclisleri 2 Eylülde Stepanakert’te ortak bir oturum düzenler. 3 Nisan 1990 tarihinde SSCB Yüksek Sovyet’i tarafından kabul edilen “Birliğe ait cumhuriyetlerin SSCB bünyesinden ayrılması” kanununa istinaden Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve Şahumyan bölgesi sınırları dâhilinde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi konusunda bir deklarasyon kabul edilir.
Bu kanun, SSCB bünyesinden çıkmak için referandum yapılması fikri üzerinde temellenmişti. Anayasanın 72. maddesinde öngörülen şekilde, herhangi bir cumhuriyetin SSCB’nden ayrılmak istemesi durumunda referanduma başvurulması gerekmekteydi. Referandum kararı, birliğe üye olan cumhuriyetin Yüksek Sovyet’inin girişimi veya cumhuriyetin seçme hakkına haiz vatandaşlarının %10’unun başvurusu doğrultusunda alınmalıydı.
Deklarasyona istinaden, Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi bölge meclisi ve meclis yürütme komitesi, yeni seçimlerin yapılmasına ve yeni iktidar ile yönetim şekillenene kadar Dağlık Karabağ Cumhuriyeti iktidar ve yönetiminin en yüksek geçici organı olarak kabul edilmekteydi. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin yürütme komitesi başkanlığına Leonard Petrosyan seçilir.
Levon Ter-Petrosyan 3 Eylül 1991’de Moskova’daydı. Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını ilan etmesi konusunda “Geçen üç yıl zarfında benzer kararların alınmış olduğundan dolayı, hukuki açıdan hiçbir şey değişmez, fakat bunun siyasi önemi vardır. Artsakh sorununda, hem Artsakhlılar, hem Azerbaycanlılar hem de Ermenistan için herhangi bir geçici çözüme ulaşma şansı bulunduğundan dolayı Sovyetler Birliği’nin devasa sorunlarının sıralamasında Artsakh sorunu güncel bir soruna dönüşmektedir”,- demekteydi.4
Mutalibov, Halk Cephesi’nin boykotu ve %84 katılım şartlarında 8 Eylülde %98,5 oy oranıyla Azerbaycan cumhurbaşkanı seçilir. Dağlık Karabağ’daki seçimlere halkın %12’si, sadece Azerbaycanlılar, katılır. 18 Ekimde Mutalibov’un imzasıyla “Azerbaycan devletinin bağımsızlığının anayasal belgesi” kabul edilir, bu belgeyle bağımsız Azerbaycan’ın devlet, siyaset ve ekonomisinin yapı taşı konulur. Bu belgede Azerbaycan’ın, 1918–1920 Musavat cumhuriyetinin hukuki mirasçısı olduğu kesin olarak belirtilmektedir.
Ermenistan ise, Dağlık Karabağ ve Azerbaycan’dan farklı olarak, daha 23 Ağustos 1990’da bağımsızlık bildirgesini kabul etmişti. 21 Eylül 1991’de Ermenistan’da bağımsızlık referandumu yapılır. Seçme hakkına haiz vatandaşların yaklaşık %94,5’i bu referanduma katılıp, %99’dan fazlası Ermeni halkının bağımsız ve hür bir devlete sahip olma rüyası için “evet” der.
Referandum (Ermenistan’ın diğer tüm seçimlerinde olduğu gibi) sadece Ermenistan Cumhuriyeti bölgesinde yapılmaktaydı ve bu durum, görünüşe göre, 1 Aralık 1989 Ermenistan Yüksek Sovyet’i ve Dağlık Karabağ Milli Meclisi’nin tekrar birleşme kararını hükümsüz kılmaktaydı. Daha sonra, Ermenistan’da 1998 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu karar siyasi amaçlara alet edildi, üstelik duruma göre.
Yeltsin-Nazarbayev misyonu
21 Eylül 1991’den itibaren Karabağ sorununun düzenlenmesine yönelik uluslar arası ilk barışçıl arabuluculuk çalışmaları başlar. Rusya ve Kazakistan cumhurbaşkanları Bakû’ye gelir. 22 Eylülde Boris Yeltsin ve Nursultan Nazarbayev, Mutalibov’la birlikte Gence üzerinden Stepanakert’e gelir. Aynı gün Yerevan’da yapılan görüşmelere daha sonra Kuzey Kafkasya’daki kaplıca şehri Jeleznovodsk’ta devam edilir.
Yeltsin Rusya haricinde, şekilsel olarak devam eden SSCB’nin tüm bölgelerinde de saygınlığa sahipti. Ağustos olayları sonrasında Yeltsin’in popülaritesi ve etkinliği daha da artmıştı. SSCB’nin ikinci büyük cumhuriyeti de Yeltsin tarafından Karabağ barış açılımına katılmıştı. İlerleme kaydedilmemiş olmasına rağmen, Yeltsin ve Nazarbayev’in Eylül-Ekim aylarında gerçekleştirdikleri arabuluculuk misyonu, Sovyetler Birliği’nin yıkılması arifesinde ve ülkede oluşan karışıklık durumunda Karabağ sorununun düzenlenmesine yönelik ilk devamlı süreçti. Şüphesiz, bu iki süreç de, hem arabuluculuk, hem sonuç üzerinde etkilerini bırakmışlardır.5
Jeleznovodsk’ta yapılan görüşmeler sonucunda 23 Eylülde bir memorandum kabul edilir. Ermenistan heyetinin başında Ter-Petrosyan, Azerbaycan’ın Mutalibov, Karabağ heyetinin başında ise Leonard Petrosyan ve Robert Koçaryan (izleyici olarak) vardı. Memorandumda “İhtilafın 1 Ocak 1992’ye kadar düzenlenmesi için gerekli ve mecburi şartlar şunlardır: ateşi kesmek, Azerbaycan ve Ermenistan’da Dağlık Karabağ’la ilgili kabul edilmiş ve anayasaya uyumsuz tüm kararları hükümsüz saymak, hukuki devlet kurumlarının yetkilerini tanımak, SSCB içişleri bakanlığı ve savunma bakanlığına bağlı birlikler haricindeki tüm silahlı grupları çatışma alanından çıkarmak”,- diye belirtilmişti.
Durumun düzenlenmesiyle ilgili ortak eylemler gerçekleştirebilmek amacıyla, içlerinde Rusya ve Kazakistan temsilcilerinin de bulunduğu geçici gözlemci çalışma grubu kurulur. Memorandumda “Azerbaycan ve Ermenistan, boş köylerden başlamak üzere, yerinden edilmiş halkın peyderpey geri dönmesini sağlar. Taraflar, bu insanların yerleştikleri yerlerdeki güvenliklerini taahhüt eder. Bu konuyla ilgili görüşmeler 1 Ekim 1991’de başlayacaktır”,- denmekteydi. İhtilaf içinde bulunan taraflar “rehineleri hemen serbest bırakmak” konusunda görüş birliğine varır.
Jeleznovodsk’taki görüşmelerin en tartışmalı konusu Dağlık Karabağ’ın statüsü ve buna bağlı olarak Dağlık Karabağ temsilcilerinin görüşme sürecine katılımı sorunuydu. Azerbaycan, Artsakh’ın temsilcilerinin herhangi bir formatta, hatta Ermenistan heyeti dâhilinde katılımına baştan karşı çıkmaktaydı. Daha görüşmelerin ilk etabında Azerbaycan, sorunların Ermenistan’la birlikte, Azerbaycan’ın içişlerine müdahale edilmeden çözülmesi gerektiğini açıklamaktaydı.6
Azerbaycan Halk Cephesi, Jeleznovodsk deklarasyonunu ihanet olarak tanımlar. Nakhicevan’a yerleşmiş olan Haydar Aliyev de Mutalibov’dan memnun değildi. Azerbaycan radyosuna verdiği mülakatta “Mutalibov, Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın içişlerine karışması hakkını fiili olarak tanıdı. Azerbaycan’ın iç sorunlarına Ermenistan’ın katılımıyla karar verilmesi, Azerbaycan’ın bağımsızlığının ayaklar altına alınması anlamına gelir. Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin görüşmelere bağımsız özne statüsüyle katılmış olduğu konusunda endişelerim var. Bu sorun Azerbaycan, Ermenistan, Dağlık Karabağ ile Rusya ve Kazakistan cumhurbaşkanları olarak beş tarafın katılımıyla çözülmüş oluyor”.7
Ermenistan’daki muhalefet de hoşnut değildi. Daşnak Hrant Margaryan’ın hatırladığına göre “Jeleznavodsk’ta ateşkes konusunda anlaşma sağlandığında herkes şaşırmıştı, o anda o deklarasyonun içeriği, Artsakh’ın Azerbaycan bünyesinde bulunmasını kabul etmek anlamına geliyordu”.8
20 Kasımda Dağlık Karabağ’ın Berdaşen Köyü semalarında Azerbaycan’a ait bir Mİ-8 helikopteri infilak eder. Kazada, içlerinde Rus ve Kazak gözlemcilerin de bulunduğu 22 yüksek rütbeli subay hayatını kaybeder. Azerbaycan, kazayla ilgili Ermenistan’ı suçlar ve böylece Yeltsin-Nazarbayev arabuluculuğu suya düşer.9
Ermenistan Milli Güvenlik Teşkilatı’nın eski liderlerinden biri, Karabağ tarafının suçluluğunu reddetti. Ermeni tarafı, yönetimi ele geçirmeye çalışan Halk Cephesi’nin bu işlerin arkasında bulunduğunu tahmin etmektedir. Halk Cephesi’nin temsilcisi ve meclis başkanvekili Tamerlan Ğarayev son anda helikoptere binmekten vazgeçmişti.
Azerbaycan, Ermenistan’a giden gaz borusunu ve Stepanakert’i besleyen elektriği keser, Yüksek Sovyet ise “milli-bölgesel oluşum olarak Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ni fesheder, Stepanakert, Martakert ve Martuni şehirlerinin ismini Khankendi, Ağdere ve Khocavend olarak değiştirir, bunların yerine Hocalı Bölgesi’ni şekillendirip Askeran Bölgesi’ni buraya bağlar”.
Bu kararları fiiliyata geçirmek mümkün değildi, çünkü Polyaniçko ve Düzenleme Komitesi’nin bölgeden uzaklaşmalarından sonra Dağlık Karabağ’ın yönetimi Şuşi, Hocalı ve Azerbaycanlıların köyleri haricinde, Hareket ve Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Yürütme Komitesi’nin elinde bulunmaktaydı.
Azerbaycan’ın iç siyasi durumu sakin ve istikrarlı olmaktan uzaktı. Üç yönetim kolu ortaya çıkmıştı. Mutalibov cumhurbaşkanıydı, fakat halkın güvenine mazhar değildi, Halk Cephesi’nin iktidarı yoktu, fakat toplum içinde saygınlığa ve desteğe sahipti, Aliyev ise, doğum yeri olan Nahcivan’da mevzilerini sağlamlaştırıyor ve Bakû’ye yerleşmek için uygun fırsat kolluyordu. Yüksek Sovyet, Kasım sonunda gerçekleştirdiği olağanüstü oturumunda muhalefet ve meclis çoğunluğundan eşit bir şekilde oluşturulan 50 kişilik Milli Meclis kadrosunu onaylar. Milli Meclis oluşturma fikri, muhalefetin girişimiyle kabul edilmişti. Böylece, kanun koyucu yetkilerinin büyük bir kısmı Milli Meclis’e devredildi, Yüksek Sovyet ise kongre statüsü elde etti.
Ter-Petrosyan, Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı
16 Kasım 1991’de Ermenistan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmış ve Levon Ter-Petrosyan oyların %83’ünü alarak açık arayla rakiplerine karşı zafer elde etmişti. Adaylar arasında tanınmış rejim karşıtı ve Sovyet yıllarında 17 yılını hapislerde ve sürgünde geçirmiş olan Paruyr Hayrikyan (%7) ile sevilen artist, Daşnaktsutyun adayı Sos Sargsyan (%4.3) vardı.10
Başbakan Vazgen Manukyan 2 Ekim’de istifa etmiş ve taraftarlarıyla Azgayin Joğovrdavarneri Miutyun (AJM-Milli Demokratlar Birliği MDB) partisini kurmuştu. EMH’nin ilk başkanı ve ideologu, Ter-Petrosyan’ın halk için kendisinden fazla tercih edilir olduğunu ve onun cumhurbaşkanı seçilme şansının çok daha fazla olduğunu kabul etmekteydi. “İktidara geldikten sonra EMH yönetimi, iktidarı gerçekleştirme tarzı ve niyetleri açısında iki gruba bölündü. Şahsi sorunlar da baş göstermeye başlamıştı. Ter-Petrosyan, bu şartlarda EMH’nin çoğunluğunu kendi şahsını destekleyen bir time dönüştürmeyi başardı. Hâsıl olan bu şartlarda cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaya devam etmek, ister istemez Ermenistan’da gerginlik yaratacaktı, özellikle ‘Vazgen-Levon’ mücadelesini o zamanlar halkın büyük bir kısmına açıklamak zor olacaktı”.11
Ermeni kilisesinin başı Katolikosun da katıldığı 11 Kasımdaki parlamentonun özel oturumunda, Ter-Petrosyan bir konuşma yaparak Ermenistan’ın gelecekteki yolunu bağımsız bir hukuk devletine, demokrasiye ve serbest pazar ekonomisine yönelik olarak belirtmişti. Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı, savunma bakanlığı kurulması, başta Rusya, Ukrayna ve Kazakistan olmak üzere bazı ülkelerle yapılacak ikili anlaşmalar ve “Ermenistan’ı çıkmaz sokaktan işlek uluslar arası kavşağa dönüştürebilmek amacıyla” yakın komşulardan Türkiye ve İran’la tesis edilecek sağlam ticari-ekonomik ilişkilerin önemine değindi. Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı, Azerbaycan’la olan ilişkilerde “Jeleznovodsk deklarasyonu ruhuna uygun, barışçıl görüşmeler sayesinde belgede yer alan tüm anlaşma noktalarının gerçekleşmesine” önem vermekteydi.12
Ter-Petrosyan, cumhurbaşkanı seçilmesinden ve görevi devralma töreninden sonra ilk ziyaretini ABD ve Kanada’ya gerçekleştirir. Georg Bush, Ermenistan cumhurbaşkanını 14 Kasımda Beyaz Saray’da kabul eder.
Sovyetler Birliği’nin son günleri
Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya yöneticileri Boris Yeltsin, Leonid Kravçuk ve Stanislav Şuşkeviç’in önderliğinde 8-11 Aralık 1991 tarihinde, Beyaz Rusya’nın Belovej ormanlarında Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) düzenlenmesine başlanmaktaydı. 21 Aralıkta Almata’da yapılan görüşmelere Kazakistan, Ermenistan, Azerbaycan, Moldova, Tacikistan Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan da katılır. Eski Sovyet cumhuriyetleri yöneticileri, BDT deklarasyonunu imzalarlar. Aynı gün Kazakistan’ın başkentinde Ter-Petrosyan-Mutalibov görüşmesi yapılır.
Gorbaçov, 25 Aralıkta SSCB başkanı görevinden istifa eder. 11 Sovyet cumhuriyetlerinin yöneticileri beş gün sonra Minsk’te buluşup BDT’nun geleceğini görüşürler. 1991 yılının son gününde Sovyetler Birliği de-juro varlığına son verir.
Karabağ direnişi, savaş operasyonlarına doğru kaymaya başlar. 25-26 Aralıkta SSCB içişlerinin özel birlikleri Dağlık Karabağ’dan çekilir. Stepanakert’te konuşlanmış olan Sovyet Ordusu’nun 366. alayı, zırhlı araçları ve personeliyle birlikte biraz daha geç olmak üzere, 1992 yılının baharında bölgeyi terk eder.
Karabağ ateşinin silah zoruyla söndürülemeyeceğinin bilincinde olan Sovyet subayları da vardı. Azerbaycanlılar tarafından zamanında Şuşi’de rehin alınan SSCB iç silahlı kuvvetleri komutanı Yuri Şatalin bunlardan biriydi. Şatalin’e göre, silahlı kuvvetlerden önce siyasetçilerin bir çözüm bulması gerekiyordu. 1991 Eylülünde kendisiyle yapılan bir söyleşide, silahlı kuvvetlerin Dağlık Karabağ’da uzun süre mi kalacağı sorusuna “Oradan çıkartılmaları gerekiyor, üstelik ne kadar çabuk olsa o kadar iyi olur, birbirleriyle düşman olan taraflar olup bitenden dolayı bizi suçluyorlar, Dağlık Karabağ’daki varlığımız anlamsızdır. Silah zoruyla ancak gerginliğin bölgesel bir ocağını söndürmek mümkündür. Ciddi etnik çatışmalar siyasi çözüm gerektirir”,- diye cevaplandırmıştı.13
Dağlık Karabağ, 10 Aralıkta bağımsızlık referandumu yapar ve oyların kesin çoğunluğuyla bağımsız devlete sahip olma konusunda “evet” der.
Cumhurbaşkanı Ter-Petrosyan, referandum sayesinde bağımsızlığını ilan etmiş olan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin Ermenistan tarafından resmen neden tanınmadığını şöyle açıklamaktaydı. “Bu sorunun Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir ihtilaf gibi algılanmasından kaçınabilmek için her şeyi yapmak arzusundayız. Bu, dini veya etnik bir çatışma da değildir. Tek gerçek sorun Dağlık Karabağ’ın öz belirtim sorunudur. Artsakh halkının kabul edeceği herhangi bir çözüm bizim açımızdan da kabul edilir”.14
Azerbaycan, resmi olarak 1991 yılında ülke sathında iki referandumun yapılmış olduğunu kabul etmektedir. Merkez Seçim Komitesi’nin web sayfasındaki bilgilere istinaden, ilk referandum 17 Martta, ikincisi ise 29 Aralıkta yapılmıştır. Marttaki referandumda katılımcıların %93’inden fazlası SSCB’nin kalmasından yanayken, sadece dokuz ay sonra %95’in üzerinde bir katılımın sağlandığı referandumda Azerbaycan’ın bağımsızlığı için %99,5’un üzerinde olumlu oy verilmişti. Oy pusulasında Azerbaycanlıların bağımsızlık isteyip istemediğinin doğrudan sorulmamış olduğu ise başka bir konu. Yüksek Sovyet 18 Ekimde “Azerbaycan’ın bağımsızlığının anayasal protokolü”nü kabul etmiş ve 29 Aralık referandumuyla bu protokol halk tarafından onaylanmıştır.15
- Вафа Гулузаде, “Среди врагов у друзей”, интернет версия, http://www.azeribook.com/politika/vafa_guluzade/sredi_vragov_i_druzey.htm
- Ter-Petrosyan’ın verdiği röportaj Le Mond gazetesi, 26 Temmuz 1991.
- http://news.bbc.co.uk/hi/russian/russia/newssid_5273000/5273360.stm, BBC radyosunun Rusça internet sayfasında yayınlanan Artyom Kreçetnikov’un, kronolojisinden faydalanılmıştır.
- Azg gazetesi, sayı 58, 4 Eylül 1991.
- Tigran Balayan, “Karabakhyan himnahartsy ev mijazgayin divanagitutyuny 1991-1994”[“Karabağ sorunu ve uluslar arası diplomasi 1991-1994”], Yerevan, 2004, s.21-24.
- Aynı, s. 27.
- Сурен Золян, “Нагорный Карабах: проблема и конфликт”, “Лингва”, Ереван, 2001 г., с. 137.
- Margaryan’la yapılan röportajdan, 24 Mayıs 2006, Yerevan.
- Azerbaycan’da olduğu gibi Dağlık Karabağ’da, Rusya’da Ermenistan’da ve daha başka yerlerde bu olaya kadar ve bunda sonra da kazalar oluyor, terör saldırıları gerçekleştiriliyor, onlarca kişi hayatını kaybediyor ve yaralanıyordu. Yerevan-Stepanakert uçuşunu gerçekleştiren YAK-40 uçağı 1 Ağustos 1990’da Laçin semalarında uçarken kazaya uğradı. Tümü Ermeni olan 4 kişilik mürettebat ve 39 yolcu hayatını kaybetti. Resmi bildiride “Uçak sınırlı görüş mesafesi sebebiyle yönünü kaybetmek suretiyle düşmüştür” denmekteydi. Uçağın aşırı doluluktan dolayı düşmüş olduğu konusunda rivayet vardı, fakat Ermeni tarafı Azerbaycan’ın bu olayda parmağı bulunduğunu ihtimal dâhilinde kabul ediyordu. Aynı yılın 10 Ağustosunda Azerbaycan’ın Khanlar bölgesinde Tiflis-Ağdam şehirlerarası otobüsünün havaya uçurulması sonucunda 20 kişi hayatını kaybetti ve otuz yolcu yaralandı. 30 Mayıs 1991’de Dağıstan’ın Khasavyurt şehrinde Moskova-Bakû treni havaya uçuruldu, 11 kişi hayatını kaybetti ve yirmiden fazla insan yaralandı. Aynı yılın 31 Temmuzunda tekrar Moskova-Bakû treni havaya uçuruldu ve bu arada 16 yolcu öldü 20’si yaralandı. 1992 yılında Bakû-Krasnovodsk (günümüzde Türkmenbaşı) seferini gerçekleştiren “Sovyet Kalmikya” gemisinde 25 yolcu hayatını kaybetti, 88’i ise yaralandı. 3 Mart 1992’de Şahumyan bölgesine 20 ton un getiren Mİ-26 askeri yük helikopteri, dönüşünde kadın, çocuk ve yaralıları getiriyordu. Azerbaycan hava kuvvetlerinin helikoptere roket saldırısı gerçekleştirmesi sonucunda helikopterin mecburi inişi faciayla sonuçlandı ve 50 yolcudan 20’si hayatını kaybetti. 1993 yılında, Bakû-Kislovodsk treninde patlayan bomba neticesinde 11 kişi öldü ve 18’i yaralandı. 19 Mart 1994 yılında Bakû metrosunun “20 Ocak” istasyonunda gerçekleşen patlamada 14 kişi öldü ve 42 kişi yaralandı. Azerbaycan tarafı, bu terör darbesi için Lezgilerin “Sadval” hareketi üyelerini sorumlu tuttu. 13 Nisan 1994’te Dağıstan bölgesinde Moskova-Bakû treni havaya uçuruldu ve 6 kişi hayatını kaybetti. 3 Temmuzda Bakû metrosunda gerçekleşen patlama sonucunda 14 yolcu hayatını kaybetti, 54’ü yaralandı. 4 Eylül 1994’te Ermenistan-Gürcistan sınırındaki Bagrataşen-Sadakhlu pazarında bir bombanın patlaması sonucunda 14 Ermeni, Gürcü ve Gürcistan’da yaşayan Azerbaycanlı öldü, 46’sı yaralandı. 21 Temmuz 1995’te pazarın Ermeni bölümünde ikinci terör olayı oldu ve patlama sonucunda, genelde Ermeni olmak üzere 3 kişi öldü, 27 kişi yaralandı.
- Seçimlere Zori Balayan (0.45), Rafayel Ğazaryan (0.39) ve Hanrapetakan (Cumhuriyetçi) Partisi başkanı Aşot Navasardyan (0.16) da katılmaktaydı.
- Vazgen Manukyan, “Trenden atlama vakti, makalelerden derlemeler”, s. 60-61.
- Levon Ter-Petrosyan, “Yntrani”, [“Seçki”], Yerevan, 2006, s. 253-260.
- “Журналисты на войне в Карабахе”, “Права человека”, Москва, 2002г., с. 43.
- Ter-Petrosyan’ın La Monde’a verdiği mülakattan, 25 Şubat 1992, bk. Azg, sayı 18, 11 Mart 1992.
- http://www.cec.gov.az/en/common/electionreferendum/1991.htm.