Karabağ – 1994 yılının kanlı kışı

2877

Savaş yıllarında, özellikle de 1993 sonbaharında, sadece Azerbaycan değil, uluslar arası toplum da Dağlık Karabağ’ı hesaba katmaktaydı.Rusya dışişleri bakanı Kozirev’in (Rus arabulucu Kazimirov’un nezdinde) Aliyev, Koçaryan ve Ter-Petrosyan’la yaptığı telefon görüşmeleri bunun kanıtıdır. Kozirev, 9 Kasımda Ter-Petrosyan’la yaptığı sohbet esnasında, Ermenistan’ın yardımı olmadan “Karabağ birliklerinin operasyonları mümkün olamazdı”,-diye vurgulamaktaydı. Rusya dışişleri bakanı, Ermenistan’ın bu ihtilafın doğrudan katılımcısı olduğunu hatırlatması üzerine Ter-Petrosyan “Bu bizim aramızda”,-diye cevaplamıştı.

Aynı gün Koçaryan’la yaptığı görüşme esnasında Kozirev, birlikleri ya 20 Ekim mevzilerine çekmelerini veya sembolik olarak bir bölgeden çekilmelerini telkin eder. “Ben bir süre çalışırım harita üzerinde. Bölgeler buna imkân sağlamaktadır”,-olur Stepanakert’in cevabı. Aliyev, Kozirev’le yaptığı telefon görüşmesi esnasında, Azerbaycan’ı Rusya’ya doğru yöneltmiş olmasına rağmen, zor anlarda Rusya’dan yardım alamadığından şikâyet eder. Dağlık Karabağ yöneticileriyle ilişki kurmuş olmasına rağmen, Koçaryan’ın kendi şartlarını dikte etmeye çalıştığını vurgular.46

BM’in Güvenlik Konseyi, 14 Kasımda Karabağ’la ilgili 874 sayılı üçüncü protokolü kabul ederek tarafları, Rusya’nın arabuluculuğu ve doğrudan görüşmeler sayesinde elde edilmiş olan ateşkesi etkili ve sürekli kılmaya davet eder. Askeri birliklerin, işgal edilmiş bölgelerden çıkarılması, irtibat yollarının yeniden tesisi ve düşmanca hareketlere son verilmesi konusunda çağrı yapar.

Protokolün yerine getirilmesiyle, Karabağ güçlerinin işgal edilen bölgelerden çıkartılmasının öngörülmesine rağmen, diğer taraftan Azerbaycan’ın da Ermenistan ve Dağlık Karabağ’a yönelik ablukayı kaldırmasını getireceğinden dolayı protokol, Azerbaycan tarafından reddedilir. Bakû, kendileriyle “yenilen taraf” gibi davrandıklarından şikâyet eder.47

Bakû, tekrar olarak, kendisinin önayak olduğu, fakat hayata geçirilmesine yanaşmadığı bir protokol elde eder. Protokol, taraflara askeri ve düşmanca hareketlerden kaçınmalarını telkin etmekteydi, hâlbuki Aliyev, tüm cephe boyunca yayılacak yeni bir saldırı hazırlamaktaydı. Karabağ güçlerine karşı, Cebrayil yönünde 21 Ekimde başlayan, sürpriz saldırı Afgan mücahitleri birliğinin komutanı tarafından yönetilmekteydi.48

Ateşkes tekrar bozuldu ve Karabağ güçleri fırsattan istifade ederek Aras kıyısındaki Azerbaycan birlikleri ve yerleşim yerlerine karşı yeni saldırılar başlattı. Rusya’nın çabalarıyla tesis edilmiş olan ateşkes tam 50 gün sürer, fakat Aliyev’in, Kozirev’le yaptığı telefon görüşmesinde kendisinin de kabul ettiği gibi Azerbaycan tarafının suçuyla ihlal edilir.

AGİT’in 1993 Aralığında Viyana’da yaptığı haftalık görüşmesi esnasında, ilk defa olarak, savaşa Afgan mücahitlerinin de katıldığı resmen açıklanır. “ABD’nin AGİT elçisi John Cornblum, Afgan mücahitlerin katılımını telin edip, bunu tehlikeli bir gelişme olarak nitelendirdi. Daha sonra, Amerikan gizli servisiyle ilişkili Amerikalıların, Afganların Azerbaycan’a getirilmesine yardım etmiş oldukları ortaya çıktı”,-diyor 1993-94 yıllarında Ermenistan’ın AGİT temsilcisi Armen Ayvazyan.49

Karabağ güçleri, Ekim ayında Aras kıyısında karşı saldırıya geçmeden önce radyodan Azerbaycanlılara seslenerek, bölgeden uzaklaşmalarını talep eder. İmkânı olup, uyarıya kulak verenler, Horadiz köprüsünü kullanarak İran’a kaçabildi. Bir süre sonra köprü havaya uçuruldu ve Azerbaycanlılar, kurtulabilmek için yüzerek Aras’ın karşı kıyısına geçmeye mecbur oldu. Bu insanların bir kısmı nehirde boğuldu.50

Ekimin son haftasında Karabağ güçleri Horadiz’i, Mincevan’ı ve tüm Zangelan bölgesini ele geçirir. Ermenilerin ölü ve yaralı sayısı onlarcaydı, bu da ciddi bir mukavemetin olmadığını göstermektedir. Azerbaycan savunma bakanı Mamedrafi  Mamedov “Eylül sonlarında Zangelan’a gittim. Durumu yerinde müşahede ettim ve donanım ile asker eksikliği olduğunu anladım. O zaman, Zangelan çevresindeki tüm bölgeler işgal altındaydı. Ermeniler, Zangelen’ı işgal etmek için fırsat bekliyorlardı. Ellerine fırsat geçince de işgal ettiler. Ordularımızın o zamanlarda saldırı gerçekleştirmeye hazır olmadığını da belirtmek isterim. Zangelan ve diğer bölgelerdeki insanların yurtlarını terk edip kaçmak yerine, kalıp partizan mücadelesi vermeleri gerekiyordu”,-demektedir.51

Aliyev, 11 Aralıkta, Karabağ güçleri tarafından ele geçirilmiş olan bölgelerin askeri komutanlarıyla yaptığı ve televizyondan yayınlanan görüşme esnasında, komutanların halktan önce neden kaçmış oldukları konusunda tek-tek hesap sorar. Fizuli ve Cebrayil’in yitirilmesinden bahsederek komutanları, cepheyi korumak yerine Bakû’de villalar inşa etmekle suçlar. Aliyev, Zangelan bölgesinin savunması esnasında sadece 27 askerin hayatını kaybetmiş olduğunu acıyla belirtmekteydi.52

Davit Şahnazaryan’a göre, ateşkese ulaşmak için bir tek şey gerekmekteydi, Azerbaycan’ın arzusu! “Aliyev yönetime geldikten hemen sonra askeri çözüme karar verdi ve Aralık saldırısına hazırlanmaya başladı. Azerbaycan, 100 milyon dolar harcadı. O zamanlar için inanılmaz bir rakamdı bu. Azerbaycanlılar bugün Rusya’nın Ermenistan’a yaptığı yardımdan bahsediyorlar, gerçekte ise hem Ermenistan, hem de Azerbaycan Rusya’dan silah tedarik etmekteydi. Rusya devamlı olarak dengeyi sağlamaya çalışıyordu. Ateşkes tesis edilmesi konusundaki tek engel, Azerbaycan’ın isteksiz oluşu ve sorunu askeri yollardan çözme siyasetiydi”.53

BM Güvenlik Konseyi, 12 Kasım 1993’te Karabağ ihtilafıyla ilgili ve askeri hareketlerin genişlemesi ile ihlallere tepki olarak, özellikle Zangelan bölgesi ve Horadiz şehrinin işgali gibi ölçüsüz güç kullanımından duyduğu endişesini belirttiği 884 sayılı, dördüncü ve son protokolünü kabul etti. Protokolde, bundan önceki üç protokollerde öngörülenlerin Dağlık Karabağ tarafından yerine getirilmesi için Ermenistan’ın nüfuzunu kullanması telkin edilmekteydi.

Vafa Guluzade’nin daha sonra yazmış olduğu gibi, Güvenlik Konseyi’nin protokolünde Azerbaycan tarafı için tek teselli, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tanınmasıydı. “Bugün bu protokolleri okuyup, bunları hazırlayanlar adına utanıyorum. Bizim diplomatlarımızdan bahsetmiyorum, çünkü Ermenistan’ın saldırganlığını önleme konusundaki yaptıkları ricalar ve yalvarmalar, sağırlara laf anlatmak gibiydi. BM Güvenlik Konseyi’nde, darbeyi Ermenistan’dan uzak tutmak ve saldırganlığın sorumluluğundan kurtarmak için her şey yapılıyordu”.54

En acımasız aylar, savaşın son aylarıydı. Aralık ayından Mayısta sağlanan ateşkese kadar Ermeniler iki bin şehit verdi, Azerbaycanlılar ise beş bin. 17-18 Kasım 1993 tarihinde tüm Rusya patriğinin arabuluculuğuyla tüm Ermenilerin Katolikosu I. Vazgen ve Kafkas Müslümanları önderi Allahşükür Paşazade arasında gerçekleştirilen görüşme de kan dökülmesini engelleyemedi.

Vladimir Kazimirov, ateşkes sağlanması amacıyla Bakû yönetimiyle görüşmeler yapmaktaydı. Karayoluyla Azerbaycan-Ermenistan sınırını geçmesi öncesinde nahoş bir olay oldu. 20 Kasımda, Aşağı Aksipara Köyü yakınlarında, tahminen Ermeni mevzilerinden Kazimirov’a eşlik eden araçlardan birine ateş edildi ve iki asker yaralandı. Moskova’nın yanıtı sertti, Rusya, alenen özür dilenmesini talep etti. “Şartlar bir yana, vukuatla ilgili üzüntülerimi belirtiyorum, yine de, olayın tüm ayrıntıları açığa kavuşturulmadan yaptığınız açıklamadaki kesin tonlamanın benim için anlaşılır olmadığını kabul etmem gerekir”,-yazar Papazyan, Kozirev’e.55

Ermeni tarafının iddiasına göre, sınırdaki olaydan sonra Rusya, Azerbaycan ordusuna yardım olarak 200 askeri danışman yollar. Vahan Şirkhanyan, 1993-94 kışında Karabağ tarafının başarısızlıklarının sebeplerinden biri olarak Rusların müdahalesini göstermektedir. Diğer taraftan da Türkiye askeri malzeme ve eğitim açısından destek vermekteydi. 1992 sonunda 100 Türk askeri danışman Azerbaycan’a yollanır.

Savaşın son, fakat en kanlı aşaması Mamedrafi Mamedov tarafından şöyle yorumlanmaktadır “İşgal edilen bölgeleri kurtarma görevi vardı. İlk etapta, 50 km.lik bir ileri hareketle Ağdam ve Fizuli bölgelerini kurtarmayı planlamıştık. Neden yapamadık? Sebep basit, gücümüz yetmedi. Bunun haricinde, Horadiz ve Beylagan yönünde 25 km. ileri hareket gerçekleştirdikten sonra askerler ve subaylar mevzileri terk etmeye başladılar ve durmaya mecbur olduk”.56

Afgan paralı askerlerin katılımı da Azerbaycan ordusunu yenilgiden kurtaramadı, yine de “Horadiz” tren istasyonunu geri alma konusundaki rolleri belirgindi. Amerikan CNN televizyon kanalı 8 Kasım 1993 tarihinde 1000 kadar Afgan mücahidin, Azerbaycan’da savaştığını yayınlamıştı. Boston Globe gazetesi aynı gün, 1500 Afgan mücahidin Ağustos zarflarında, başbakan Gülbuddin Hikmatyar’ın talimatıyla Karabağ cephesine yollanmış olduğunu yazmaktaydı. Azerbaycan içişleri bakan yardımcısı Rovşan Cavadov, Hikmatyar’la paralı asker yollanması konusunda görüşmeler yapmak için Ağustos ortalarında Aliyev tarafından Afganistan’a yollanır. Mücahitler, birkaç hafta sonra Mingeçaur’a yerleşmişlerdi.57

Afgan mücahitlerin sayısı 1500-2500 arasındaydı ve merkezleri, Ağdam’ın kuzeyinde bulunan Baş Karvend Köyü yakınlarındaydı. Human Rights Watch temsilcileri 1994’ün Mart-Mayıs aylarında mücahitleri Bakû’deki “Azerbaycan” otelinde, savunma bakanlığı çevresinde ve Barda şehrinde görmüşlerdi.

“1993, Karabağ savaşının en şiddetli dönemi oldu. Artık yerel çatışmalar yerine genel cephe çizgisi, modern silahların kullanımı ve geniş bölgelerin ele geçirilmesiyle süregelen topyekûn çatışmalar vardı. İnisiyatif Ermenilere geçer, Karabağlılar ve farklı ülkelerden gelen gönüllüler haricinde Ermenistan düzenli orduları da savaşmaktaydı. Azerbaycan, çeşitli paralı askerler kiralamıştı, bunların içinde Rusya’nın değişik bölgelerindeki askerlik şubeleri üzerinden toplamış olduğu çok sayıda subay ve yaklaşık iki bin Afgan mücahit vardı”,- diye yazıyor Kazimirov.58

22 Aralık 1993’te Ermenistan cumhurbaşkanı, Afganistan cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbani’ye ve başbakan Golbeddin Hikmatyar’a yazdığı mektupta, Karabağ ihtilafında Azerbaycan birliklerinin safında Afgan mücahitlerinin katılımıyla ilgili endişelerini bildirir. Ter-Petrosyan bunun, Afganistan yönetiminin bilgisi haricinde meydana geldiğini ve bu olguların dikkatlerine şayan olacağını ümit ettiğini belirtir. Cevabi mektubunda Rabbani “Karabağ savaşına katılan bazı sorumsuz Afganlılarla ilgili mektubunuzu aldım ve inceledim. Afganistan tarafı, Ermenistan yönetiminin kaygılarını anlayışla karşılamaktadır. Dağlık Karabağ’daki askeri faaliyetlere Afganistan vatandaşlarının katılımını tasvip etmemekteyiz”,-demekteydi.59

Beylagan bölgesinde Aralık ayından itibaren durum gerginleşir. Rus arabulucu Kazimirov, ateşkes için 17 Aralıkta Aliyev ve Koçaryan’la anlaşmıştı. Belge, Stepanakert’ten zamanında gelir, Bakû ise ancak üç gün sonra şüpheli imzalarla bezeli, işe yaramaz bir laf salatası yollar Moskova’ya.

BDT zirvesi dâhilinde, 23 Aralıkta Aşkabad’da, Türkmenistan cumhurbaşkanının arabuluculuğuyla Ter-Petrosyan ve Aliyev arasında bir görüşme gerçekleşir. Rusya, yılsonunda yaptığı bir öneriyle, taraflara yılbaşını ateş edilmeden karşılamalarını teklif eder. Stepanakert tekrar onay verir, Bakû ise cevap dahi vermez.

1994 yılı Ocağının ilk günlerinde Azerbaycan ordusu, Martakert-Kelbecer, Ağdam-Martuni olmak üzere iki yönden saldırıya geçer. Rakip taraf, “Horadiz” tren istasyonunu geri alır. Ocağın ilk haftasında Azerbaycan güçleri cepheyi yarıp 15 km. derinliğinde ve 5 km. genişliğinde güneydoğuya, Hadrut istikametinde ilerlemeyi başarır. Azerbaycan sabotaj grubunun İran bölgesinden Karabağ güçlerinin arkasına geçmesinin bu olayda etkisi büyüktü. Fizuli bölgesi çatışmalarında Ermeniler, 350’si Horadiz’de olmak üzere, 700 kadar ölü verir.

Azerbaycan ordusu Ocağın sonlarında Omar dağ geçidini aşarak Ermeni güçlerini gafil avlar. Ermeni güçleri Kelbecer’de 100 kadar ölü verir. “Savunmamız çok düzensiz ve başıboştu. Vanadzor birliği vardı burada. Omar’dan inerek kaçmışlar ve Seyidlar’da sözde savunma çizgisi tutmuşlardı. Askerlerimiz panik içinde ricat etmişti, onları güçlükle durdurabilmiştik. Panik, Azerbaycanlıların başarısından daha büyüktü. Eski muharipleri tekrar toplayarak kaybettiklerimizi geri aldık. Azerbaycanlılar panik içinde kaçıyorlardı, dönüş yollarını ateşle kestim. 15 kadar tank ve farklı çaplarda top bıraktılar geriye. Omar’ın zirvesinde bir Grad bataryası duruyordu, vurmadık, gidip aldık sadece”,-diyor Dağlık Karabağ savunma ordusu topçu komutanı Georgi Gasparyan.60

“Başarılı bir operasyondu, maalesef yirmi kadar şehit verdik, fakat operasyonun çaplarını ve zorluklarını hesaba kattığımızda, kayıplarımız daha fazla da olabilirdi. Rakip için iki yol kalmıştı, ya teslim olacak, ya da karlar altında kalacaktı. Bir kısmını esir aldık, kalanı ise ya kar altında kaldı, ya da kaçtı. Kelbecer’de mevzilenen Azerbaycan tugayında 2500’ün üzerinde asker vardı. Kaçının kurtulduğunu ancak Bakû yönetimi bilir”,-diye eklemektedir Babayan.61

Karabağ güçleri 18 Şubatta Omar dağ geçidine ulaşarak Kelbecer bölgesini tekrar kontrol altına alır. Televizyon muhabiri Tigran Khızmalyan, Kelbecer operasyonundan bir süre sonra Yerevan’a döner. Bugüne kadar ürpererek hatırlamaktadır “Yerevan’a getirmem için bir torba teslim ettiler bana. Bu torba, hayatını kaybetmiş olan Azerbaycanlı askerlerin, askeri kimlik kartlarıyla doluydu. Teslim etmeden önce açıp baktım. Askeri kimlik kartları birkaç yüz taneydi. Bazıları kanlıydı, bazılarının üzerinden mermi izi vardı. 18-19 yaşındaki Azerbaycanlı gençlerin belgeleriydi. Çocuk yüzleri. Bir kereden onlarca ceset görmek zordur, fakat kısa zaman sonra alışıyorsun. Onlarca ceset görmüştüm, fakat askeri kimlikler beni çok etkiledi, her biri birbirinden farklı bir hikâyeydi, cesetler birbirinden farklı değildir”.62

Azerbaycan saldırısı, geçici başarısı, birkaç hafta sonra ise başarısızlığı ve yenilgisini, Azerbaycan savunma bakanı Mamedov şöyle açıklamaktaydı “Ocak 1994’te Mrav’daydım [Omar], zirvede. Dört tarafta kar ve geçilmesi imkânsız yollar vardı. Böyle bir yerde askeri operasyon nasıl yapılır? Ben karşıydım, fakat bazı komutanlar Kelbecer’e saldırının başarısı konusunda ikna edebildi. Saldırının başarısızlığa mahkûm olduğunu birçoklarının önünde açıkladım. Kayıplar ne kadardı? Bir şey söylemekte zorlanıyorum, fakat yüreğim yanıyor ve hayatımın sonuna kadar yanacak hayatını kaybeden askerler ve subaylar için”.63

  1. Владимир Казимиров, “Мир Карабаху”, сс. 114-118.
  2. Sokhbet Mamedov, Azerbaijan does not consider itself the defeated side, Izvestiya, Moscow, October 20, 1993, p. 2, in FBISSOV-93-203, October 22, 1993, p. 77:
  3. Daniel Schneider, Afghan Fighters Join Azeri-Armenian War, The Christian Science Monitor, Boston, November 16, 1993, p. 7.
  4. Ayvazyan’la yapılan görüşmeden, 16Haziran 2007, Yerevan.
  5. Human Rights Watch, Azerbaijan, “Seven Years of Conflict in Nagorno-Karabakh”, p. 40.
  6. Интервью Мамедрафи Мамедова газету Зеркало, Баку, 28 августа, 2004 г.
  7. Алиев критикует азербайджанскую армию, газета Известия, 11 ноября 1993, Москва, ThomasdeWaal, p. 225.
  8. Şahnazaryan’la yapılan görüşmeden, 15 Mart 2006, Yerevan.
  9. Вафа Гулузаде, Среди врагов и друзей, http://www.azeribook.com/politika/vafa_guluzade/sredi_vragov_i_druzey.htm.
  10. Yazarınarşivinden.
  11. Интервью Мамедрафи Мамедова газету Зеркало, Баку, 28 августа, 2004 г.
  12. John Auerbach, Azerbaijan hires Afghan Mujahideen to fight Armenia, The Boston Globe, November 8, 1993.
  13. Владимир Казимиров, “Мир Карабаху”, с. 139.
  14. HayastaniHanrapetutyun, sayı 254, 23 Aralık 1993 veHayastaniHanrapetutyun, sayı 101, 28 Mayıs 1994.
  1. Gasparyan’la yapılan görüşmeden, 11 Haziran 2006, Stepanakert.
  2. Babayan’la yapılan görüşmeden, 4 Nisan 2006, Yerevan.
  3. Khızmalyan’la yapılan görüşmeden, 3 Temmuz 2006, Yrevan.
  4. Интервью Мамедрафи Мамедова газету Зеркало, Баку, 28 августа, 2004 г.

Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Yirmi üçüncü bölüm-4

Photo – Mohammad Younas was among the thousands of Afghan fighters that Hezb-e Islami, a major Afghan Islamist party, sent to Azerbaijan in the 1990s to bolster Baku in its war against Armenians.

ԹուրքերենTatul Hakobyan, yirmi yıllık gazetecilik geçmişine sahiptir. 1991 yılından itibaren yazarlıkla uğraşmaktadır. Hakobyan, Kafkasya ihtilafları ve Ermenistan’ın dış siyaseti konularında uzmanlaşmıştır. Dağlık Karabağ ve Ermenistan-Türkiye ilişkileri konularında uzman seviyesinde ayrıntılı bilgiye sahiptir. Bu kitap Türkçe yayınlanmadan önce Ermenice olarak üç defa (2008, 2010 ve 2011), Rusça (2010), İngilizce (2012) ve Arapça (2012) yayınlandı. Kitabın Türk okur tarafından daha akıcı bir şekilde okunabilmesi için, Ermenistan’ın iç siyasi sorunlarıyla ilgili bazı bölümler ve savaşla ilgili olmayan ayrıntılar tercüme esnasında kısaltılmıştır.

Paperback: 288 pages,
Language: Turkish,
2013, Yerevan, Lusakn,
ISBN 978-9939-0-0618-5.