1999 baharında Yerevan Devlet Üniversitesi öğrencilerinden birinin, savunma bakanının güvenliğinin ne derecede olduğu sorusuna Vazgen Sargısyan “Savunma bakanı da güvenliğini düşünecekse, o bakan kime gerek. Hiçbir şeyden de korkmuyorum, tehdit altında değilim. Benim iç düşmanlarım yok, benim için sadece dış düşmanlar var”,- diye cevaplamıştı.
Birkaç ay sonra, 27 Ekim 1999’da, Nairi Hunanyan ve diğer teröristler parlamentoya saldırarak başbakan Vazgen Sargısyan ve ilk sırada oturan diğerleri üzerine Kalaşnikof otomatik silahlardan ateş açar. Bu görülmemiş katliam sonrasında teröristler, canlı ve yaralı bakanlarla milletvekillerini yere yatırır. Hunanyan ardından parlamento kürsüsüne çıkarak öldürülenler hakkında en adi küfürleri yağdırarak havaya ateş eder. Ermenistan’ın iç siyaset kulvarı saniyeler içinde boşalır. Nairi ve Karen Hunanyan kardeşler, hükümetin ve milli meclisin yönetimini başsız bırakır. Milli Meclis başkanı Karen Demirciyan, başbakan Vazgen Sargısyan, Milli Meclis’in iki başkan yardımcıları ile üç milletvekili ve bir bakan öldürülür.
Dört yıl süren mahkemeden sonra, 24 Ekim 2003 tarihinde Nairi ve Karen Hunanyan kardeşler ömür boyu hapse mahkûm olurlar.
30 Mart 1999 seçimlerinde yapılan meclis seçimleri sonucunda Ermenistan’da, Demirciyan ve Sargısyan’ın başını çektiği Miasnutyun (Birlik) ittifakı galip gelir. Bir yıl önce Ter-Petrosyan’ın görevden el çektirilmesi konusunda belirleyici rol oynamış, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Demirciyan’a karşı Koçaryan’ı desteklemiş olan savunma bakanı, daha sonra Demirciyan’la güçlü bir koalisyon ortaklığı kurmuştu.
Terör hadisesinden bir hafta sonra Vazgen Sargısyan’ın kardeşi Aram Sargısyan başbakan tayin edilir.
Bu caniliğin gerçekleşmesine kimler destek olmuştu? Hem dış, hem de iç güçlerin bu işe karışmış olduklarından bahsedilmekte, çok sayıda versiyonlar dolaşmaktaydı. Teröristlerin arkasında kimlerin bulunduğunu dava esnasında açığa çıkarmak mümkün olmadı. Rivayetlerden biri Karabağ’ın düzenlenmesiyle, özellikle de bölge takası “Meğri seçeneği”yle ilgiliydi. Terör kurbanı Sargısyan ve Demirciyan’ın bu seçeneğe karşı oldukları basın ve diplomatik çevrelerde yaygındı.
1998 sonbaharında Koçaryan, Ankara’nın davetini reddederek., Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 75. yıldönümü kutlamalarına katılmadı. “diplomatik ilişkimizin olmadığı bir ülkenin kutlama etkinliklerine şimdi katılabileceğimi zannetmiyorum, fakat iş görüşmesinde bulunmakta hiçbir beis görmemekteyim. İki ülke arasında diplomatik ilişkinin bulunmaması bizim suçumuz değil, Ermeni-Türk sınırını kapalı tutan biz değiliz, ikili ilişkilerimizi üçüncü bir ülkeyle olan ilişkilere bağlayan biz değiliz”,- diyordu Ermenistan’ın cumhurbaşkanı.
Ermenistan, Karabağ ve Ermenistan-Türkiye sorunlarını birbirinden ayırmaya çalışmış, Türkiye ve Azerbaycan ise tersine, uluslar arası arenada, Karabağ sorununun düzenlenmemiş olmasından dolayı, Yerevan-Ankara ilişkisinin çıkmazda olduğu görüntüsü yaratmaya çalışmışlardır. Uluslar arası toplum, Karabağ ve Ermenistan-Türkiye sorunlarının birlikte çözülmesini desteklemiştir. Benzer bir deneme 1999 yılında, bölge değişimi seçeneğiyle Karabağ ihtilafının düzenlenmesi perspektifi dolaşıma girdiğinde yapıldı.
Ermenistan yönetimi bu seçeneği görüşmeye yatkınmış gibi bir intiba vardı. Koçaryan şöyle açıklamaktaydı. “Bir çıkmazdayız ve çıkmazdan çıkabilmenin tek yolu, mümkün olan tüm seçenekleri irdelemektir. Bu bağlamda evet, bölge değişimi fikri vardı. Bu fikir, basında yer bulduğu şeklinden oldukça farklıydı, fakat her halükârda, bu seçeneği kabul etmedim. Söylemem gerekir ki, bu seçeneğin kendi mantığı vardı. Bunun, bölgeye uzun süreli barış getireceği öngörülmekteydi”.
Daha sonra, iktidarının son haftalarında, Ter-Petrosyan’ın eleştirilerine cevaben Koçaryan “Meğri’yi verme seçeneği Paul Goble’nin önerisi olup, fasılalarla dolaşıma sokulmaktadır. Hem Ermenistan, hem de Azerbaycan bu seçeneği reddetti. Bizim iktidarımız esnasında toprak değişimi prensibini, İran’la olan sınırı gözden çıkaramayacağımız sebebiyle reddettik”.
Ter-Petrosyan, 2008 Şubatında Hürriyet meydanında toplanmış on binlerce vatandaşa “on yıl gizlenmiş” belgeden alıntılar yaparak “Ermenistan’a yönelik en büyük ihanet” olarak adlandırmaktaydı. Ter-Petrosyan, Meğri ve Karabağ’ın değişimi belgesinden iki paragraf okuyup “Ermenistan’da bu ihanet iki kişi sayesinde önlendi. Karen Demirciyan ve Vazgen Sargısyan bu planı önledi ve hayatlarıyla ödedi”.
Ter-Petrosyan, verdiği mülakatlardan birinde, kendisinin hiçbir zaman “Ermenistan için stratejik açıdan Karabağ’dan daha önemli” olan ve Ermenistan’ı, güney komşusu İran’a bağlayan ortak sınırdan mahrum edecek bir düzenlemeyi kabul etmeyeceğini belirtmiştir.
Toprak değişimi fikri 1992 yılında ABD devlet sekreterliği eski görevlisi Goble tarafından ortaya atılmıştı. Görünüşe göre, 2001 Nisanında, Florida’nın Key West şehrinde ABD’nin desteğiyle yapılan görüşmeler esnasında, düzenleme temelinde Goble’nin planı da bulunmaktaydı.
Oskanyan 2008 Şubatında, Minsk Grubu tarafından kendilerine o zamana kadar toprak değişimi önerisi yapılmamış olduğunu açıklamıştır. Dahası, Oskanyan’ın iddia ettiğine göre, Ermenistan hükümeti daha 1994 yılında, dar çevrede Goble’nin planını görüşüp, Ter-Petrosyan’ın, Nakhicevan’ın kuzeyindeki, Ermenistan’a bitişik olan bölümünün, İran sınırına kadar olan kısmı Ermenistan’a verildiği takdirde, bunun kabul edilecek bir seçenek olduğunu belirtmiştir.
Daha önce, Nobel ödülü sahibi Andrey Sakharov, 1988’de Karabağ sorununun çözümü için toprak değişimini önermişti. Aliyev, 2002 yılında şöyle anlatmaktaydı “Sakharov buraya geldiğinde, Meğri’yi Azerbaycan’a verip, karşılığında Laçin’de Ermenistan için bir koridor açılması konuşuldu. Azerbaycan kabul etmedi. Bunu bana Türkiye’de Özal, daha sonra da Demirel anlatmıştı. Ermeniler sonunda kabul ederler miydi bilemem, fakat Azerbaycan tarafı tamamen karşıydı”.
Cumhurbaşkanı Özal’ın danışmanı Cengiz Çandar “Özal 1991 yılında, Karabağ konusunda Mutalibov’un esnekliğini ölçmek için beni bir öneriyle ilgili Bakû’ye gönderdi. Bu öneri toprak değişimiyle ilgiliydi. Savaş yeni başlamıştı. Bu öneriye istinaden Azerbaycan, Laçin’i ve Karabağ’ın bir bölümünü Ermenistan’a bırakacaktı, Karabağ’ın kalanı, Şuşi dahil, Meğri’yle birlikte Azerbaycan’a verilecekti. Muttalibov, bu öneriyi kabul edemeyeceğini söyledi. İran faktörünü hesaba kattığını sandım, fakat Muttalibov’un açıklaması başkaydı. Zangezur’un Azerbaycan toprağı olduğunu ve Stalin tarafından Ermenilere verildiğini söyledi. Azerbaycan Laçin’ini neden Azerbaycan Zangezur’uyla değişelim, dedi”,- diye anlatmaktadır.
1999 yılı, Karabağ düzenleme sürecinde Ermenistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanları arasında ikili formatta yapılan yoğun görüşmeler yılıydı. Moskova, Washington, Cenevre (iki kez) ve Yalta görüşmelerinden sonra, Koçaryan ve Aliyev 11 Ekimde Sadarak’ta, Ermenistan-Nakhicevan sınırında buluştu. Sadarak buluşmasının ertesi günü ABD başkan yardımcısı Albert Gore, Koçaryan ve Aliyev’e gönderdiği mektubunda tarafları cesaretlendiriyor ve başkanların, çalışmaların şimdiki aşamasını Kasımda yapılacak olan AGİT zirvesine kadar sona erdirebildikleri durumunda “AGİT’in, elde edilen gelişmelere İstanbul’da vereceği destek” konusunda ümitli olduğunu belirtmekteydi. İstanbul zirvesi öncesi ve sonrasındaki aylarda Ermeni, Azerbaycan ve uluslar arası basında, Meğri’nin Laçin’le değişimi imkânının irdelendiği çok sayıda yazı neşredildi.
Demirel 19 Ekimde, “Ermenistan-Azerbaycan barışının yakın günlerde gerçekleşeceği” açıklamasını yaptı, fakat “Rusya’nın olumlu rolü olmadan bunun mümkün olmayacağını” belirtti.
Devlet sekreteri yardımcısı Stephen Sestanovich, 20 Ekimde başbakan Vazgen Sargısyan’la Yerevan’da yaptığı görüşme esnasında, Türkiye ve Ermenistan’ın, diplomatik ilişkilerin tesis edilmesi yolunda ilk adım olarak birbirlerinin başkentlerinde enformasyon merkezleri açmaları önerisi yaptı. Sestanovich’e göre Ankara, Amerikan önerisine olumlu cevap vermişti.
Sestanovich ve Minsk Grubu’nun Amerikalı arabulucusu Cary Cavanaugh aynı gün Yerevan’da Koçaryan, Vazgen Sargısyan, Oskanyan ve Serj Sargısyan’la görüşür. Sestanovich ve Cavanaugh Karabağ görüşmelerini ertesi günü Aliyev, dışişleri bakanı Tofik Zulfugarov ve savunma bakanı Safar Abiyev’le Bakû’de sürdürür.
Bu görüşmeden üç gün sonra Zulfugarov ve Aliyev’in ekibinin önemli kişilerinden Eldar Namazov istifa eder. Öncesinde ise cumhurbaşkanı danışmanı Guluzade istifa etmişti. Zulfugarov ve Namazov daha sonra, İstanbul zirvesi öncesinde tarafların ciddi bir şekilde toprak değişimi seçeneğini irdelediklerini tasdik etmiştir. İkisi de, toprak değişimi önerisine mutabık olmadıklarından dolayı istifa etmiş olduklarını iddia etmişlerdir.
“İstanbul zirvesi öncesinde mutabakat sağlanmıştı ve bu durum, kanımca Azerbaycan’ın çıkarlarıyla uyuşmamaktaydı. Bu yüzden de, birkaç meslektaşımla birlikte istifa etmeye karar verdim. Bu öneri, Karabağ’a bağımsızlık vermek anlamına gelmekteydi, tabii ki hukuken değil, fiilen”,- diyordu Namazov.
Aliyev, verdiği demeçlerde 1999 süresince, Azerbaycan’ın çıkarlarına uymayan seçeneklerin tartışılmış olduğunu kabul etmiş, fakat elde edilen anlaşmalardan sonra geri adım atanın Ermenistan olduğunu belirtmiştir “Biz birkaç kere görüştük (Koçaryan’la), iki kere Cenevre’ye gittim, sınırda (Ermenistan-Nahcivan) buluştuk. 1999 Kasımında duruşlarda hayli yakınlaşma elde edebildiğimizi söyleyebilirim, fakat Ermenistan parlamentosunda vuku bulan terör olayından sonra Ermenistan, ulaştığımız küçük ilerlemeden geri adım attı”.
Taraflardan hangisinin zirve öncesinde ön anlaşmadan vazgeçtiğini kesin olarak tespit etmek zor. Anlaşmaya ne kadar yaklaşmış oldukları belli değil. Ermenistan parlamentosunda vuku bulan cinayetin, Karabağ düzenleme konusuyla nasıl bir bağ içinde olduğu verileri de çelişkilidir.
18-21 Ekim tarihlerinde, Demirciyan başkanlığındaki Ermenistan Milli Meclisi heyetinin Moskova ziyareti gerçekleşir. Aliyev 26 Ekimde devlet sekreteri yardımcısı Strobe Talbott, Sestanovich ve Cavanaugh’yu kabul eder. 27 Ekimde Koçaryan, Yeltsin’le bir telefon görüşmesi yapar. Ermenistan cumhurbaşkanı aynı gün, Bakû’den gelen Amerikan heyetini kabul eder. Başbakan Vazgen Sargısyan ve dışişleri bakanı Oskanyan’ın da katıldığı görüşmeler beş saat sürer. Başbakan, bu görüşmeden hemen sonra parlamentoya gider, Oskanyan ise Amerikan heyetine havaalanına kadar eşlik eder. Az sonra, Yerevan’dan yola çıkan Amerikan heyeti, Türk yöneticilerle Karabağ’la ilgili görüşmelerde bulunmak üzere Moskova üzerinden Ankara’ya giderken, Ermenistan Milli Meclisi’nde silah sesleri duyulur.
Bu rastlantı da, terör olayının Karabağ düzenlemesiyle ilintili olduğunu iddia etmek için sebep olmuştur. Dahası, toprak değişimi konusundaki düzenleme seçeneğine karşı olanların başında Demirciyan ve Vazgen Sargısyan olduğu konusunda görüşler dolaşmaktaydı. Kurşunlanarak öldürülen parlamento başkanının eşi Rima Sargısyan “Karen, olaydan birkaç gün önce bu konuda oğlum ve benle konuştu. Meğri üzerinden yol verileceğine karar verilmiş olduğunu söyledi bana ve Stepan’a. Herkesin onayladığını, hatta sevindiklerini söyledi, çünkü büyük paralar vaat edilmişti ve bu paralarla Ermenistan’ı kalkındıracaklarını düşünüyorlardı. Kısa zaman sonra Vazgen, Karen’in tarafına geçti, Meğri’yi vermenin mümkün olmadığına emindi. Kendisini ikna etmenin mümkün olamayacağını, çünkü Meğri’yi vermenin Ermenistan’ın sonu anlamına geldiğini söyledi”,- diye anlatmaktadır.
Savunma bakanı Vağarşak Harutyunyan da, toprak değişimi seçeneğinin hayli ciddi olarak irdelenmiş olduğunu tasdik etmektedir. “O belgeyle ilgili görüşmelere katıldım. Meğri seçeneği konusunu ilk olarak Vazgen Sargısyan anlattı bana. Daha sonra da Koçaryan bu seçeneği bana takdim etti ve çok iyi bir çözüm olduğunu belirtti”.
1999 yılında birkaç kez bölgeyi ziyaret etmiş olan emekli Amerikan diplomatı Peter Rosenblatt, “27 Ekimdeki korkunç katliam öncesinde başbakan Sargısyan, cumhurbaşkanıyla tamamen mutabık olmuş. Ben öyle bilgi aldım. Öldürülmesinden birkaç gün önce Sargısyan’la görüştüm ve görüşmelerle ilgili tam olarak konuşmadığı izlenimini edindim, fakat hayatının son günlerinde Sargısyan’la birlikte olanlar, Koçaryan’la tamamen mutabık olduğunu söylediler bana”.
Meğri seçeneğini Amerikalılar önermişti. Minsk Grubu eş başkanı diğer ülkeler, Rusya ve Fransa ayrıntılı bilgi sahibi değillerdi. Amerikalılar, Aliyev’in ön onayını almışlardı. Bu fikrin içeriği şöyleydi. Karabağ, Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin eski sınırlarıyla birlikte, yaklaşık 4,4 bin km2 alanla ve Laçin koridoruyla Ermenistan’a, karşılığında ise Nakhicevan, Meğri üzerinden Azerbaycan’a bağlanacaktı. Ermenistan tarafı, toprak değişiminin bir parçası olarak Ani harabeleri ve Ararat [Ağrı] Dağı’nın Ermenistan’a iadesi olasılığı konusunda Amerikalılara, Türkiye’nin görüşünü yoklama önerisi yapar. Türk tarafının tepkisi hayli sert olur, devlet bakanı yardımcısı Talbott Ankara’da, Türkiye dışişleri bakanlığından kovulur. Ani ve Ararat’ı geri alma konusundaki Karen Demirciyan’ın fikri, Vazgen Sargısyan’ı da heyecanlandırmıştı. Genel olarak, Ermenistan yönetimi, cumhurbaşkanı Koçaryan ve başbakan Sargısyan, Ani ve Ararat’ın iadesi konusunun da düzenleme paketinde yer bulması durumunda, toprak değişimi seçeneğini ciddi bir şekilde tartışmaya taraftar olmuşlardır. Toprak değişimi fikrine Demirciyan başlangıçta karşı çıkmış, fakat Ani ve Ararat’ın geri verilmesi perspektifi, onu da heyecanlandırmış, fakat sonuna kadar da onay vermemiştir.
27 Ekim sabahı saat 10’da, Bağramyan 26 adresinde, Ermenistan cumhurbaşkanının makamında, kader belirleyici olacak Ermenistan-Amerika görüşmeleri başlar. Görüşmelere Ermenistan tarafından cumhurbaşkanı Koçaryan, başbakan Sargısyan, Amerikan tarafından Talbott, Sestanovich ve ABD’nin Ermenistan elçisi Mikael Lemon katılır. Müzakereler yaklaşık beş saat sürer ve sonunda Sargısyan ve Oskanyan parlamentoya gider. Lakin Oskanyan, konuşmaya yolda devam etmek için, Talbot’un ricasıyla Amerikan heyetine havaalanına kadar eşlik eder.
2001 baharında Ermenistan ve Azerbaycan, içinde tekrar toprak değişiminin öngörüldüğü Key West seçeneğini değerlendirmekteydi, fakat 1999 önerilerine karşın Azerbaycan, Nakhicevan’la kara yolu tesis edebilmek için bağımsız bir koridor elde etmekteydi. Key West belgesinde, bağımsız koridor sovereign passage anlatımı yer almaktaydı.
27 Ekim 1999 terör olayının Talbot’un ziyaretiyle denk düşmesi, Britanyalı araştırmacı Thomas de Waal tarafından “çok şaşırtıcı” olarak nitelendirilmiş ve Amerikalı yüksek düzeydeki diplomatın, anlaşmaya “çok-çok yakın”, vuku bulanın ise “insani, siyasi ve uluslar arası siyaset açısından felaket” olduğu konusundaki sözleri belirtilmiştir.
Barışçıl anlaşmayı savunmaya hazırlanan Sargısyan’dan kurtularak, Karabağ konusundaki yaklaşan bölünmenin önünü alma konusunda teröristlere talimat verilmiş olduğuna dair söylentiler dolaşmaktaydı. Buna rağmen, bazı etmenler, saldırının zamanlamasının görüşmelerle denk düşmesinin bir tesadüf olduğu, terörün asıl sebebinin iç siyaset olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Hunanyan kardeşler (terör olayını gerçekleştirenler), cinayet gecesi, parlamentoda Karabağ’dan hiç bahsetmemişlerdi. Barış sürecini baltalama niyeti olsaydı, Sargısyan’ın bir numaralı kesin hedef olmaması gerekiyordu, çünkü o an Sargısyan’ın barış antlaşmasını onayladığı henüz bilinmemekteydi.
27 Ekim terörü ve bunun sonucunda Ermenistan’da hâsıl olan kriz durumu ile Azerbaycan’daki istifalar zinciri, İstanbul zirvesinde beklenen ilerlemeyi engellemiştir. AGİT’in bu yüksek düzeydeki toplantısı çerçevesinde 17-19 Kasımda yapılan Koçaryan-Clinton, Koçaryan-Aliyev, Koçaryan-Demirel arasında görüşmeler yapılır. Demirel’le yapılan görüşme esnasında Türkiye cumhurbaşkanı “Ermenistan ve Türkiye ilişkileri, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin başarı dinamiğine bağlıdır. Ermenistan’la olan sınırın açılması konusu da bu soruna bağlıdır. İhtilafın yakın zamanda barışçıl bir çözüme ulaşacağı konusunda ümitliyim”,- demekteydi.
Koçaryan’ın sözleriyle “fazla beklentilere sahip olmak gereksizdir, ilişkilerin düzenlenmesi, bize olduğu kadar Türkiye’ye de gereklidir” ve şimdilik Türkiye’nin, Ermenistan’la ilişkilerinin düzenlenmesini Dağlık Karabağ sorununun çözümüne bağladığı ön şartından caymış olduğundan bahsedemeyiz.
AGİT İstanbul zirvesi günlerinde, Ermenistan ve Türkiye dışişleri bakanları arasında da görüşmeler yapılır. Oskanyan, Ani harabeleri ve Ararat Dağı konusunu açar, fakat Cem sert tepki verir. Bir karış toprağın dahi Ermenistan’a feragat edilmesini Türkiye kabul edilemez olarak telakki etmekteydi.
Karabağ düzenlemesi konusunda toprak değişimi veya benzer öneriler hem Ermenistan, hem de Azerbaycan tarafı için kabul edilemez olmakla birlikte, farklı görüşme aşamalarında bu konular ele alınmıştır. Azerbaycan, Nakhicevan’la doğrudan kara bağlantısı elde etmeyi arzulamakta, fakat buna karşılık Laçin konusunda taviz vermeye açıkça yanaşmamaktaydı. Diğer taraftan Yerevan, Dağlık Karabağ ve Laçin koridorunu Ermenistan bünyesinde görmek istemekle birlikte, güvenlik ve daha başka sorunlar nedeniyle İran’la olan ortak sınırını kaybetmeye hazır değildi.
Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Yirmi altıncı bölüm-2