Robert Koçaryan geliyor – Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah

2191

Başkanlık görevinde son ziyareti, son konuşması

4 Ocak 1998’de Ter-Petrosyan, Élysées sarayında Chirac tarafından kabul edilir. Karabağ’ın düzenlenmesi perspektiflerini görüşen cumhurbaşkanları, daha sonra dünyaca ünlü şarkıcı Charles Aznavour’un konserini dinler. Toplanan para, Ermenistan’da ihtiyaç içinde olan okullar, yetimler ve yaşlılar evine gider.

Paris ziyareti, Ter-Petrosyan’ın cumhurbaşkanı olarak yapacağı son ziyaretti, bir ay sonra istifa edecekti. Ter-Petrosyan, savunma bakanı Vazgen Sargısyan başını çektiği, iktidarın güç organları kanadı temsilcileri tarafından Karabağ konusunda “mağlûbiyet siyaseti” gütmekle suçlandı. Basında daha sonra belirtildiği üzere, bu bir saray devrimiydi, Karabağ ise, Ter-Petrosyan’ın istifasını talep etmek için bir fırsat.

7-8 Ocakta Güvenlik Konseyi’nin genişletilmiş oturumu yapılmış ve görünüşe göre Ter-Petrosyan’ın istifasına karar verilmişti. Ter-Petrosyan haricinde, katılımcıların hiçbiri bu oturumla ilgili ayrıntılar konusunda bir açıklama yapmamıştır.

Ter-Petrosyan, Koçaryan, Arzumanyan, Vazgen ve Serj Sargısyanlar, Arkadi Ğukasyan, Samvel Babayan, Vartan Oskanyan vb. yüksek düzeydeki Ermenistan ve Dağlık Karabağ görevlileri bu oturuma katılmaktaydı.

Başbakan Koçaryan ve Vazgen Sargısyan, “Ablukalar, Ermenistan’ın ekonomik gelişmesine etki etmemektedir, her şey hükümetin çalışmasının doğru bir şekilde düzenlenmesine bağlıdır”, “diaspora-Ermenistan ilişkilerinin gelişmesi durumunda, diasporadan yılda 400-500 milyon dolar gelebilir” iddiasındaydı. Koçaryan’a göre “Karabağ ihtilafı, yabancı yatırım için bir engel değildir”, “Ermenistan, artık yurt dışına göç tehdidi altında değildir, tersine, Ermenistan’a göç eğilimi görülmektedir”. Vazgen Sargısyan, Ermenistan’ın tam tecridini mümkün görmemektedir, çünkü “Rusya ve İran bize yardım eder”, Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili ise “şu anda taviz verme ihtiyacımız yok, mecbur olduğumuzda taviz veririz”.

Ter-Petrosyan, Dağlık Karabağ sorununun düzenlenmesi konusunda paket, aşamalı ve statükonun korunmasına dayalı üç olası şıkka değinir. Teorik olarak statükonun korunmasının en iyi çözüm olduğunu inkâr etmemekteydi, çünkü taviz fikrinin bulunduğu ilk ikisine karşın, bu çözüm, kesin yengi çözümü öngörmekteydi. “Lakin bu sadece teorikti. Fiiliyatta ise, bu yolu seçmeden önce, Dağlık Karabağ’ın varlığının tek garantisi olan Ermenistan’ın, kendi tabii fonksiyonları, ekonomik gelişimi ve askeri gücünü sağlayıp, ablukanın yarattığı zorlukların üstesinden gelerek uluslar arası baskılara göğüs germekle birlikte, statükoyu uzun zaman korumaya muktedir olabileceği sorusunu cevaplamamız gerekmektedir. Ben benzer mucizelere inanmıyorum”.

Ter-Petrosyan, Ermenistan halkının kendi sosyal durumunun iyileştirilmesi uğruna Dağlık Karabağ’ın varlığını tehlikeye atmayacağına itiraz etmemekte, fakat sosyal memnuniyetsizliğini başka şekilde, dışarıya göç ederek göstereceğini belirtmektedir. Ermenistan cumhurbaşkanı, ihtilafın mümkün olduğu kadar çabuk düzenlenmesi gerektiğini şu şekilde açıklamaya çalışmaktadır. “Düzenlenmemiş durum, Ermenistan’ın ekonomik gelişimine menfi etki yapmaktadır. Abluka, Ermenistan’ın dış nakliye fiyatlarını %30 arttırmaktadır”.

Ter-Petrosyan’a göre en acı ve tehlikeli olanı, Ermenistan’ın, ihtilaf nedeniyle bölge organizasyonlarının dışında kalıp, günden güne daha fazla tecrit edilmesidir. “Ermenistan, ihtilaf nedeniyle Azerbaycan, Türkiye ve kısmen de İran gibi en tabii ve yararlı ekonomik iş partnerlerinden yoksun kalmaktadır. Öncelikle, en yakın komşularımız olmalarından dolayı tabii ve yararlıdırlar. Dünyadaki tüm normal devletlerin dış ekonomik bağlantısının en az %50’si en yakın komşularıyladır. Ermenistan durumunda ise bu fiilen sıfırdır”.

Karabağ sorununun düzenlenmesi ve Ermenistan’ın ekonomik gelişmesi konusunda Rusya ve İran’a bel bağlamaya devam etmenin mümkün olduğuna Ter-Petrosyan şüpheyle bakmaktadır. “Evet, Rusya bugüne kadar Ermenistan’a yaşamsal destek vermiştir, Ermenistan-Rusya ilişkileri günümüzde en yüksek noktasına ulaşmıştır. Ermenistan bu ilişkiden azami yarar sağlamaktadır ve bu belki de bağımsızlık döneminin en önemli kazanımlarındandır, fakat bu durum ebediyen devam edemez. Rusya, Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını hiçbir zaman kabul etmeyecektir”.

En şaşırtıcı olanı ise, Ermenistan’ın, Dağlık Karabağ konusunda sadece mecbur olduğu zaman tavize gitmesi gerektiği iddiasıdır. “Mecburi tavizin ne demek olduğunu anlamıyorlar mı? Kapitülasyon anında hiçbir taviz verilmez, daha doğrusu taviz verildiğinde, karşılığında hiçbir şey elde edilmez, sadece sırtına yüklenen her şey sessizce kabul edilir. Güçlü durumda tavize gitmek gerekir. Ermenistan yarın, bugünden daha güçlü olmayacaktır. Böylelikle, yarının çözümü nasıl olursa olsun, bugünkünden kötü olacaktır”. “Paket çözüm, aşamalı çözüm veya başka seçeneklerle ilgili göreceli tartışmaların, süreci sürüncemede bırakmak, bugünkü durumu, yani statükoyu mümkün olduğu kadar uzun süre koruyabilmek için kullanılan bir örtü olduğuna eminim. Bunun, hem Ermenistan, hem de Karabağ’ın varlığı için ne büyük bir tehlike olduğunu acıyla hissediyorum. Biz bugün Dağlık Karabağ sorununun uygun çözümü ve Ermenistan’ın gelişmesinin son fırsatını kaybetmekteyiz. Bunun için de hepimiz halkın önünde cevap vereceğiz”,- diyordu Ter-Petrosyan.

Vazgen Sargısyan ve Koçaryan’la birlikte “sert” çizgi taraftarları arasında kabul edilmekte olan Babayan ve tüm grup Ter-Petrosyan’ın seçeneğine karşı çıkıp, Ermenistan cumhurbaşkanının istifa etmesini kararlaştırdı. Babayan şöyle anlatmaktadır “Oturumdan önce Ter-Petrosyan’la malikânesinde görüştüm. Karabağ tarafının ne arzuladığını anlamak istediğini söyledi, Karabağ tarafının taleplerini kâğıda geçirip geçiremeyeceğimizi sordu. Taleplerimizi noktası noktasına gösterdik. Hangi statüyü ve hangi bölgeleri istediğimizi. Haritayı kendim çizdim. Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunu geleceğe, örneğin 20 yıl sonraya bırakma konusunda Ter-Petrosyan’la mutabıktım, fakat Dağlık Karabağ’a bağlı olacak bölgelerin haritada belirlenmesi gerekiyordu”.

Ermenistan parlamentosu başkan yardımcısı Ara Sahakyan “17 Ocakta, parlamento başkanı Ararktsıyan’ın adına bir zarf gelir. Bir harita ve ekte belgeler, Azerbaycan ve Dağlık Karabağ arasında imzalanacak olan antlaşma taslağı. Bu taslakla Dağlık Karabağ, uluslar arası hukuk açısından, bağımsızlıktan da yüksek bir statü elde etmekteydi, Ermenistan, Azerbaycan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından güvence alınan bir bağımsızlık. Harita da az etkileyici değildi, Dağlık Karabağ 8000 km2 alana sahip olacaktı”. Sahakyan, iktidar değişikliğinden sonra bu “yengi projesi”nin artık hiçbir zaman arabulucuların masasına konmadığına dikkat çekmektedir.

1998 yılının Ocak sonlarında, Ter-Petrosyan’ın istifaya hazırlandığı artık belliydi.

Muhalafet önderlerinden Vazgen Manukyan, Ter-Petrosyan’ın istifasının bir saray darbesi sonucu olmayıp, halkın talebiyle gerçekleşmesi gerektiğini açıkladı. 23 Aralık 1998’de Manukyan “Koçaryan, Ermenistan cumhurbaşkanı olmamalıydı, adil bir şekilde cumhurbaşkanı olmadı ve adaylığını koymaya da hakkı yoktu. Kanun kanundur. Daha ilk günden kanunu çiğnersen ne halkın güvenine nail olursun, ne de bir şey yapabilirsin”,- demekteydi.

Ter-Petrosyan, 3 Şubat 1998 akşamı, televizyondan Ermeni halkına yönelik istifa metnini okur. “İktidarın malum kurumları tarafından bana istifa talebi iletildi. Cumhurbaşkanının anayasal yetkilerini kullanmanın, ülkenin istikrarı için ciddi bir tehlike olacağını göz önünde bulundurarak, bu talebi kabul ederek istifamı açıklamaktayım. Durumu daha da zora sokmamak için herhangi bir yorum veya değerlendirme yapmıyorum. Sadece, iktidar krizinde Dağlık Karabağ sorununu ortaya atmanın bir bahane olduğunu belirtmek istiyorum. Sorun çok daha derindir ve devletin temel unsurları ile barış ve savaş seçenekleriyle ilişkilidir. Ve hayat, Dağlık Karabağ için kimin ne yapmış olduğunu, kimin Karabağ’ı gerçekten sattığını gösterecektir bize”.

Ter-Petrosyan’ın sözleriyle, barış ve onurlu barışma partisi Ermenistan’da yenilmişti. Barış partisi, çok daha gelişmiş toplumlarda da yenilmişti, örneğin İsrail’de. Lakin cumhurbaşkanına göre hem İsrail’de, hem de Ermenistan’da bu geçici bir durum, kısa süreli bir çekilme olup, barış er veya geç yolunu açacaktır. “İstifamı veriyorsam, inanın ki, diğer seçeneği devletimiz için daha tehlikeli olarak kabul ettiğimdendir. Şayet iyi bir şey yapmışsam herhangi bir şükran beklemiyorum, yapmadığım ve yanıldıklarım içinse affınıza sığınıyorum”.

İstifasının ertesi günü Ter-Petrosyan, Ermenistan’da bulunan yabancı diplomatlarla veda görüşmesi yaptı. Farklı devlet yöneticileri, birinci cumhurbaşkanının aradı. Şirak üzüntülerini bildirdi. Yeltsin’in tepkisi hayli sertti. “Ter-Petrosyan’la çalışmak benim hoşuma gidiyor, sakin çalışıyor, sorunları sükûnetle çözüyordu ve BDT’da onunla iyi işbirliği içindeydik. Yeni yöneticiler, başka kişiler gelir, fakat onlar da Rusya’yla dostluk yapmaları, Rusya’yla işbirliği yapmaları gerektiğini anlıyorlar. Ermenistan Ortodoks ülkedir ve Rusya çıkarlarının stratejik alanına girmektedir. Ermenistan’ı kaybedemeyiz, kaybetmeyeceğiz de”.

Ter-Petrosyan, Vazgen Sargısyan ve Koçaryan tarafından Karabağ sorununda mağlûbiyet siyaseti yürütmekle suçlandı. Cumhurbaşkanının yetkilerini devralan Koçaryan, olağanüstü seçimlerde adaylığını koyması ihtimalinin az olduğunu belirtti, ancak seçimlerin serbest ve adil sürecini garanti etti.

Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Yirmi beşinci bölüm