Ermenistan, savaş yıllarında, uluslar arası topluma, çatışmanın Dağlık Karabağ ve Azerbaycan arasında olduğunu belirtmeye çalışıyordu. Bunun ne denli başarılı olduğu konusunu bir tarafa bırakırsak, Karabağ’ın 1997 yılına kadar ve özellikle savaş alanında elde ettiği yenilgilerden sonra Bakû tarafından dahi kabul edilen bir askeri-siyasi faktör olduğu bir gerçektir. Azerbaycan, Karabağ’la doğrudan temasa girmeye mecbur olduğu zamanlar, bu durumun uluslar arası toplum ve Ermenistan tarafından dolaylı bir tanıma olarak dahi kabul edilmemesi için bunu gizli tutmaya çalışıyordu.
Stepanakert ve Bakû arasındaki ilk doğrudan ve kapalı görüşmeler, Eylül 1992’de Moskova’da gerçekleşir. 1993’ün Nisan ayı ortalarında, tekrar Moskova’da, Azerbaycan’ın Rusya elçisi Hikmet Hacizade, Ermenistan’dan Davit Şahnazaryan ve Dağlık Karabağ dışişleri bakanı Arkadi Ğukasyan’ın katılımıyla kapalı kapılar arkasında ateşkes görüşmeleri yapılır.
Rus tarafının, Dağlık Karabağ’la doğrudan görüşmelerde bulunması telkinlerine Bakû isteksiz yaklaşıyordu. Lakin askeri operasyonlar esnasındaki bir başarısızlık, Azerbaycan’ın, Rusya’ya dahi haber vermeden Dağlık Karabağ Cumhuriyeti yönetimiyle ilişkiye girmesine yetmekteydi. Bu açıdan “en yapıcı” olan Aliyev’di. Özellikle de 1993 yazında, barışın (iktidarını pekiştirmek için) kendisine su ve hava kadar gerekli olduğu zaman.
Kazimirov’un yazısında belirttiği üzere, 27 Haziran 1993’te ilk telefon görüşmesi gerçekleşir. Safar Abiyev, Stepanakert’i arayıp Serj Sargsyan’la görüşür. Ağdam’ın düştüğünün ertesi günü Abiyev-Baburyan ve Abiyev-Babayan arasında telefon görüşmeleri yapılarak, üç günlük ateşkes üzerine anlaşma sağlanır. Taraflar, anlaşmayı yazıya dökerek, faks vasıtasıyla birbirlerine gönderir.
Azerbaycanlı üst düzey görevliler, Dağlık Karabağlı meslektaşlarına farklı şekillerde hitap etmekteydi. Böylelikle Abiyev, Baburyan’a gönderdiği ilk faksını “Ermenistan Yüksek Sovyeti, Bay Baburyan” olarak imzalamıştı. Stepanakert’ten yollanan cevabi faksta, ilerideki üç gün zarfında “Azerbaycan ve Dağlık Karabağ yöneticilerinin görüşmesi esnasında” mutabakat sağlanabileceği belirtilmekteydi. 25 Temmuzda Babayan’a yollanan faksta Abiyev farklı kelimeler kullanmaktadır, “Dağlık Karabağ savunma bakanı, ordu komutanı Babayan’a”.
28 Temmuzda, Martakert bölgesinde Abiyev ve Sargısyan arasında gerçekleştirilen görüşme esnasında, ateşkesi uzatma konusunda mutabakat sağlanır. Stepanakert ve Bakû’ye döndükten sonra, tekrar faks vasıtasıyla, taraflar ateşkesin uzatılmasına yönelik belgeyi imzalarlar. Ateşkesten sonra en savaş yanlısı Azerbaycanlı görevliye dönüşen Abiyev, 4 Ağustos 1993’te “Dağlık Karabağ savunma bakanı Sargısyan’a” yeni bir faks göndererek, ateşkesi on günlüğüne uzatmak konusunda mutabakat sağlamayı ve “Azerbaycan ile Dağlık Karabağ yöneticilerinin görüşmesi için” ön hazırlıklar yapmayı önermekteydi.
Aynı yılın Eylül ayında, Bakû altı bölge kaybetmişken, Aliyev, parlamento başkan yardımcısı Afiyaddin Calilov’u “Azerbaycan ve DKC (Dağlık Karabağ Cumhuriyeti) yöneticileri arasında müzakerelerin ön hazırlıklarını gerçekleştirmek niyetiyle görüşmeler yapmakla” yetkilendirir. Kazimirov, “DKC” formülasyonunu okuyunca hemen Aliyev’i arayarak fazlalık “C” harfi konusunda kendisini uyarır. Rus arabulucu az sonra üzerinde “DK” yazılı yeni bir yazı alır. “Yanlış” “DKC” yazılı faks Stepanakert’e de çoktan gönderilmişti, fakat Karabağ yöneticileri bunu koz olarak kullanmazlar.
12-13 Eylülünde, Rusya dışişleri bakanlığı binasında Calilov ve Ğukasyan arasında yapılan görüşmeler sonucunda ortak bir deklarasyon kabul edilir. Taraflar, 5 Ekime kadar ateşkes yapmayı kabul etmişti. Ateşkese uyulur ve bir ay daha uzatılır, fakat 21 Ekimde askeri operasyonlar tekrar başlar. Böylece, ateşkes elli gün boyunca sağlanmış olur.
25 Eylülde Moskova’da, Ter-Petrosyan ve Aliyev arasında, ardından Aliyev ve Koçaryan arasında kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılır.
Azerbaycan, Aliyev’in iktidarı günlerinde Cebrayil, Ğubatlu, Zangelan’ı tamamen, Ağdam ve Fizuli’yi de kısmen olarak beş bölge kaybetti. Lakin Alibey’i daha çok Bakû’de mevzilerini güçlendirmek ilgilendiriyordu. 29 Ağustos 1993’te Elçibey’e güvensizlik referandumu yaptırır. Doğum yeri olan Keleki Köyü’ne yerleşmiş olan Elçibey, referandumun sahte neticelerini tanımayacağını ve “ihtilalın etkileri ve sonuçlarına karşı” demokratik metotlarla mücadele edeceğini açıklar.
3 Ekim 1993’te Azerbaycan’da gerçekleştirilen olağanüstü seçimler sonucunda Aliyev oyların kati çoğunluğunu elde eder.
Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Yirmi ikinci bölüm-4
Fhoto- Haydar Aliyev