Kelbecer’in ele geçirilmesi

4819

Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Yirmi ikinci bölüm

Ermenistan savunma bakanı Vazgen Manukyan, başbakanlığı sonrasında ve savunma bakanı olarak tayin edilmesine kadar, küçük bir birlikle, Azerbaycanlılar tarafından işgal edilen Martakert’e gittiğini anlatmaktadır. “Yolda giderken, dedemin bana anlatmış olduğu ve kitaplardan okuduğum şeyleri gördüm. Göç yolu, halk ormanlardan kaçarak uzaklaşmıştı, ağaçlarda çarşaflar, çocuk oyuncakları, gömülmemiş ceset kokusu. Anladım ki, Kelbecer bizim olmadığı sürece, Martakert’i geri alsak da elimizde tutamayacaktık”.1

Daha 1992 yazında, Şahumyan ve Martakert’teki başarısızlıklardan sonra, Samvel Babayan komutasındaki Karabağ kuvvetleri, askeri operasyonları Laçin yönüne çevirmişler ve bu arada, Martakert’teki mevzileri de belli bir oranda tekrar tesis etmişlerdi. “Rakip taraf Martakert yönünde ilerlememizi bekliyordu, fakat operasyonların merkezini Laçin-Kelbecer’e kaydırdık. Kelbecer, parlak bir operasyondu”.2

Saldırıdan birkaç gün önce Karabağ kuvvetleri tarafından rakip tarafa saldırı yapılacağı bildirilir. Bölge sakinleri, uluslar arası teşkilatların temsilcileriyle yapmış oldukları görüşmeler esasında bunu teyit etmişlerdir. Karabağ kuvvetleri tarafından beklenen saldırının önceden bildirilmesinin birkaç sebebi vardı. Öncelikle,  sivil halk arasında meydana gelen panik havası ve halkın evlerini terk etmesi, askerlerde de çatışma şevkini azaltmakta, hâlbuki sivil halkın bulunduğu durumlarda, aynı askerler son mermiye kadar, ölümüne savaşmaktadır. Ayrıca, rakip taraf arasında panik yaratmak, acımasız çatışmaların sürmemesinden dolayı, olası can kayıplarını ve yaralı sayısını hem Azerbaycanlılar, hem de Ermeniler arasında azaltmaktadır. Kelbecer, benzer bir strateji örneğiydi.

1993’in Şubat-Mart aylarıydı, Karabağ güçleri birbiri ardına Martakert köylerini kurtarmaktaydı ve Kelbecer fiili olarak abluka altındaydı. Kelbecer, batıda Ermenistan’ın Vardenis bölgesine, güneyde, 1992 Mayısında Karabağ güçlerinin kontrolüne geçmiş olan Laçin’e, kuzeyde, kışın ve erken ilkbahar döneminde geçilmesi hemen-hemen imkânsız olan Omar dağ geçidine sınırdaştı. Kelbecer’den Mir Başir ve Azerbaycan’ın diğer kısımlarına giden tek yol, artık Karabağ güçlerinin kontrolünde bulunan Martakert bölgesinden geçmekteydi. Rakip, ancak dağlık bölgelerdeki patikalar ve Omar üzerinden kaçabilirdi.

Dağlık Karabağ öz savunma komitesi başkanı Serj Sargısyan’ın sözleriyle Karabağ güçleri, tüm bölgeyi çembere alıp, tüm yolları keserek, Azerbaycan askeri güçleri ile sivil halkı abluka altına alabilirlerdi. “Fakat yapmadık, çünkü sivil halka zarar verme niyetimiz yoktu. Sivil halkın normal bir şekilde tahliye edilmesi için mümkün olan her şeyi yaptık. Sivil halkı tahliye ettiklerini bildiğimizden, bu bölgedeki helikopterleri dahi ateş altına almıyorduk. Dağ geçidinin askerlerimiz tarafından tutulmuş olmasından sonra dahi, yaklaşık 300 kadın ve çocuğa dağ geçidinden geçme izni verdik”.3

Kelbecer bölgesi, 5 Nisana kadar kontrol altına alındı. Azerbaycan ordusu, yerleşim yerlerini terk eden halkın arasına karışarak karşı koymadı. Kelbecer’in 60 bin kadarlık nüfusunun büyük bir kısmına, kuzey yönünden uzaklaşma imkânı verildi. 80 sivil ve 150 asker esir alındı. Bu insanlar, Azerbaycan’da rehin tutulan Ermenilerle mübadele edilmek niyetiyle Stepanakert’e nakledildi.4

17 yaşındaki bir Kelbecer sakini, 25 sivilin bir yıl önce evlerini terk etmeye mecbur kaldıklarında kamyonla Zulfugarlı ve Comerd köyleri arasındaki tünelden geçmeye hazırlanırken, Karabağ birlikleriyle karşılaştıklarını, 1994 baharında Human Rights Watch kuruluşu çalışanlarına anlatır. “Ermenilerin tünele yaklaşmış olduğunu bilmiyorduk. Öğlendi, gündüz. Hiçbir Ermeni görmedik, fakat tünelin ağzında bir zırhlı araç gördük. Biz sivildik, kamyondakiler de akrabalarımız. Aniden ateş edildi ve patlamalar oldu, kamyon durdu. Şoför Aslan Mirzoyev ve kızı Afat oracıkta can verdi. Ablam da vuruldu. Erkek kardeşlerimden İslam ağır yaralandı, daha sonra da öldü. Ben kendim onu gömdüm. Ermeni askerler yanımıza geldiklerinde, bizim sivil olduğumuzu bilmediklerini söylediler. Bize tıbbi yardım gösterdiler, ardından da Dırımbon’a naklettiler, sonra da takas ettiler (Ermeni rehinelerle)”.5

Kelbecer’in kaybı, Azerbaycan başkanı ile Halk Cephesi’nin prestijini sarsar. Mutalibov’u yönetimden uzaklaştırmak için, Halk Cephesi tarafından Hocalı faciasının kullanılması gibi, Aliyev etrafında kümelenmiş olan eski Komünist elit de Kelbecer’in kaybını kullanarak Elçibey’i yönetimden uzaklaştırır. Elçibey, 12 Nisan’da olağanüstü hal ilan etme emrini imzalar ve böylece gösteriler ve grevler yasaklanır. Bakû’de örfü idare ilan edilir.

BM Güvenlik Konseyi’nin 822 sayılı tasarısı

Kelbecer harekâtı, 31 Mart-6 Nisan tarihlerinde, “5+1” formülüyle Cenevre’de sürdürülen görüşmelere denk gelir. Davit Şahnazaryan o günleri şöyle anlatmaktadır “Ben zor durumda kaldım, “beşli” bunu telin etmek istiyordu, fakat Azerbaycan dışişleri bakanı görüşmeleri terk etti, hâlbuki diğer katılımcılar, terk etmenin büyük bir hata olacağı konusunda kendisini ikna etmek istiyorlardı. Bunun hata olduğunu Tofik Ğasimov da anlıyordu, fakat Bakû’den emir almıştı”.6

Kelbecer’in ele geçirilmesiyle ilgili ilk ve en sert tepki Ankara’dan geldi. Türkiye, 4 Nisan 1993’te, hükümet kararıyla sınırı kapattı. İran da öbür taraftan “Ermeni silahlı birliklerinin, işgal edilen Azerbaycan bölgelerini terk etmeleri” çağrısında bulundu. Ermenistan’ın Tahran’daki elçisi Vahan Bayburdyan, Kelbecer haberini İran dışişleri bakanlığında alır. “Karabağ güçleri Kelbecer’i kontrolleri altına almışlardı, her şey çok yeniydi, daha bana haber vermemişlerdi. Beni karşılayanların yüzlerinden, bir şeylerin vuku bulmuş olduğunu anladım. İran, Kelbecer’in ele geçirilmesiyle ilgili sözlü nota verdi”.7

Bir süre sonra Tahran’ın değişik üniversitelerinde okuyan öğrenciler, İran’daki Ermenistan elçiliği önünde protesto gösterisi düzenleyip, “Ermeni saldırganlığını telin ederek, Ermeni güçlerinin Azerbaycan bölgesinden hemen geri çekilmesini talep ettiler”. Bayburdyan şöyle devam etmektedir, “Müthiş bir kalabalık elçiliğe doğru yürüdü, ‘Ermeni faşizmine lanet’, ‘işgalcilere lanet’ ve benzer sloganlarla bir gösteri tertiplendi. Güruh, elçiliğe doğru taşlar ve benzinle dolu şişeler atmaya başladı, elçiliğin kapısını kırmaya çalışıyorlardı. İran hükümeti komandolar getirtti ve kalabalık dağıldı”.

Ermenistan dışişleri bakanı Vahan Papazyan, Yerevan’da İran makamları yetkilisi Ahmad Sobhani’yi dışişlerine çağırıp olayla ilgili açıklama talep eder. Elçi Bayburdyan, istişarelerde bulunmak amacıyla Yerevan’a çağrılır. “Bir haftalığına elçilikteki bayrağı indirdik ve ben Yerevan’a döndüm. Bunun üzerine Yerevan’daki İran elçiliği geri dönmem için ricada bulundu, böylece olay kapanmış olarak kabul edildi”.8

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaneyi, 1993 yılının Temmuz sonlarında Tebriz’i ziyaret ederek, İran’ın, Azerbaycan bölgelerine istinaden bundan sonra yapılacak tacizlere karşı tepkisiz kalmayacağını açıklar. “Ermenistan hükümeti ve Karabağlı Ermeniler Müslümanlara baskı uygulamaktadır. Karabağlı Ermenilerin, Ermenistan hükümetinin desteğiyle gerçekleştirdikleri son operasyonları telin etmekteyiz”.

ABD devlet sekreteri Warren Christopher, 6 Nisan’da, Ermeni güçlerinin “Kelbecer bölgesinden hemen ve tamamen çekilmelerini” talep eder. Moskova’nın tepkisi çok daha sakindi, fakat Rusya, Karabağ güçlerinin Kelbecer’den çıkmasını ister gibiydi. Başkan Yeltsin, 8 Nisan’da Ter-Petrosyan ve Elçibey’e gönderdiği bir mektupla, Karabağ sorunuyla ilgili aracılık yapma önerisinde bulunur. 10-16 Nisan tarihlerinde Moskova’da Azerbaycan, Dağlık Karabağ ve Ermenistan temsilcileri arasında görüşmeler yapılır. Rusya dışişleri bakanı Andrey Kozirev, 13 Nisan’dan başlamak üzere taraflara bir haftalığına tüm saldırgan hareketlere ara vermelerini önerir. Stepanakert ve Yerevan kabul eder, Bakû bir gün mühlet istedikten sonra ateşkesi reddeder.

Karabağ sorunuyla ilgili Rus arabulucu Kazimirov’un daha sonra yazdığına göre taraflar, Kelbecer’in barışçıl bir şekilde geri verilmesini mümkün kılacak bir ateşkes antlaşması hazırlamaktaydı. Lakin Hikmet Hacizade’in, Elçibey’den yazılı yetki belgesine sahip olmasına rağmen Bakû, onu Moskova’dan geri çağırır.

30 Nisan 1993’te BM Güvenlik Konseyi, Karabağ sorunuyla ilgili dört protokollerden ilki olan, 822 sayılı protokolü kabul eder. Bu belgede, askeri operasyonların yayılması, özellikle “yerel Ermeni güçlerin Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesine saldırması ve çok sayıda sivil halkın yerinden edilmesiyle ilgili” endişelerini bildirir. Protokolde, askeri ve düşmanca operasyonlara hemen son verilmesi ve Kelbecer’den “yerel Ermeni güçlerinin çekilmesi” talep edilmekteydi.

Kelbecer’in kaybedilmesi nedeniyle 822 sayılı protokolün kabul edilmesine Azerbaycan’ın kendisi önayak olmasına rağmen, bu kararların tümünün gerçekleşmesinin Bakû için kabul edilemez olduğu ortaya çıktı. Bu durumu Kazimirov şöyle açıklamaktadır. “Çünkü Amerikalı Mareska’nın, askeri operasyonlara kesin olarak son verme yerine, geçici ateşkes karşılığında Kelbecer’i geri alma önerisi Azerbaycanlıları tatmin etmekteydi. Hâlbuki Rusya’nın önerisi askeri operasyonlara tamamıyla son vermekti. Bu durum Azerbaycan’ı pek tatmin etmiyordu. Kısacası, askeri çaba harcamadan, siyasi metotlarla Kelbecer’i elde etmek istiyorlardı”.9

Rusya, ABD, Türkiye ve Misk Kurulu başkanları tarafından taraflara 822 sayılı protokolü tasdik etme önerisi yapıldığında Yerevan ve Stepanakert olumlu yanıt verdi, Bakû ise, kendi inisiyatifiyle kabul edilen ve kendisini tatmin etmesi beklenen bu protokolün hayata geçirilmesi için cevap vermedi.

  1. Manukyan’la yapılan görüşmeden, 2 Şubat 2006, Yrevan.
  2. Babayan’la yapılan görüşmeden, 4 Nisan 2006, Yerevan.
  1. Noyyan Tapan ajansının, Serj Sargısyan’la yaptığı röportajdan, Hayastani Hanrapetutyun gazetesi, sayı 69, 10 Nisan 1993.
  1. Armenians Capture Key Azerbaijani City, The Washington Post, April 5, 1993, p. a 13.
  1. Human Rights Watch, Azerbaijan, “Seven Years of Conflict in Nagorno-Karabakh”, New York, Washington, London, and Brussels: Human Rigths Watch, 1994, p. 12.
  1. Şahnazaryan’la yapılan görüşmeden, 15 Mart 2006, Yerevan.
  1. Bayburdyan’la yapılan görüşmeden, 22 Mart 2006, Yerevan.
  1. Papazyan’la yapılan görüşmeden, 20 Mart 2006, Yerevan.
  2. Kazimirov’la yapılan görüşmeden, 26 Kasım 2005, Yrevan.

Photo- Dadivank, Ermeni manastırı