Gorbaçov’la görüşme

1940

Tatul Hakobyan’ın Karabağ güncesi; Yeşil ve Siyah kitabınden alıtı, Dördüncü bölüm

Aydınların (Zori Balayan, Silva Kaputikyan, Rafael Ğazaryan, Bagrat Ulubabyan ve diğerleri) Karabağ hareketine doğrudan katılımı çok önemliydi. “Balayan’ın önemi çok büyüktü. Onun aktif katılımı, diğer katılımcıları ve genel olarak da hareketi ‘meşru’ kılıyor, ‘etkinliğin’ önemine dair gerekli vizyonu yaratıyordu. Onun ünü ve geniş çevresi, başkaları için zor olan organizasyon problemlerini çözme imkânı veriyordu”,- yazıyor Igor Muradyan.

Zori Balayan, Yerevan’da çok kişi tarafından maceraperest olarak tanınmıştı, diyor Muradyan. “Sıradan olayları neredeyse tarihsel öneme haiz bir olay olarak takdim etme konusunda kuşku götürmez bir yeteneğe sahipti. Onun bu yeteneği, eğitimli toplum arasında dahi kalıcı bir etki yaratıyordu. Hiçbir özelliği olmayan insanları “büyük tarihi kahramanlıkların” katılımcıları olarak takdim edebilirdi. Hareketin meşruiyeti açısından Silva Kaputikyan’ın katılımı çok önemliydi. O tarihlerde herkesten çok, onun radikal adımlar atabilme imkânı vardı”.1

Moskova’dakiler, Yerevan’ın Opera Meydanı’nda toplanmış olan yüz binlerce kişiyi sakinleştirmek için, Dağlık Karabağ’ı talep eden halk tarafından sözleri anlaşılan ve kabul edilen kişilerle diyalog kurma gerekliliğinin bilincindeydi. Ermenistan yönetimi, geçen her miting günüyle birlikte, halk ve Kremlin nezdinde güven kaybetmekteydi. “Balayan ve Kaputikyan’ın halk arasındaki otoriteleri çok büyüktü ve onlarla konuşmak Gorbaçov için daha uygundu. Gorbaçov onlar üzerinden halka ulaşabiliyordu” diye itiraf ediyor Fadey Sargisyan.2

Vladimir Movsesyan ise şöyle yorumlamaktadır. “Biz, halkın haklı sorularına cevap veremedik, bu yüzden de halkın beslediği fikirler, gerçeklerin dile getirildiği yerlerde kök saldı. Hareketin önderleri yüz binlerce insanın kalbini fethedecek kadar güçlü müydü? Tabii ki hayır! Güçlü olan fikirdi”.3

Politbüro tarafından Karabağ hareketinin telin edilmesi ve Yerevan, Stepanakert ile Bakü’ye heyetlerin gönderilmesi girişimi heyecanı yatıştırmaya yetmez.

Ne yapmalı?

Karen Brutents’in öne sürdüğü üzere. “Gorbaçov, Karabağ Ermenilerine karşı sempati beslemekle birlikte, bu çıkmazdan kurtulma yolu görmemekteydi. ‘Ermenilerin ve Azerbaycanlıların kabul ettiği her kararı ben de kabul edeceğim” diyordu Gorbaçov yakın çevresine”.4

Gorbaçov, 26 Şubat 1988 tarihinde Balayan’ı ve Kaputikyan’ı Kremlin’de kabul eder. Bu görüşmeyle ilgili, katılımcıların her biri anılarında ve kitaplarında bu görüşmeden bahsetmekte, fakat her biri görüşmenin kendi versiyonunu takdim etmektedir. Gorbaçov’un yardımcısı ve bu görüşmeye katılan Ermeni Şahnazarov, görüşmenin zor, samimi, bazen sert, fakat dostluk çerçevesinde geçtiğini belirtmektedir. Şahnazarov’a istinaden Gobaçov “Karabağ’la ilgili yapılan şey, bizi sırtımızdan bıçaklamaktır. Azerbaycanlıları dizginlemek çok zor. Ülkemizde, etnik sebeplerden doğabilecek onlarca potansiyel çatışma kaynağı mevcut, Karabağ örneği, bugüne kadar saldırganlığa başvurmaya cesaret etmeyenleri harekete geçirebilir”,- demiştir.5

Gorbaçov ise şöyle açıklamaktadır. “Burada, Merkez Komitesi’nde Kaputikyan ve Balayan’la görüştüğümde, sorunun tüm tarihçesine vakıf olduğumuzu ve bunun zor bir tarih olduğunu söyledim. Daha önceden, Aleksander Yakuvlev’e, benim namıma Kaputikyan’la konuşmasını ve olayların istenmeyen gelişimini önlemek amacıyla olgunluk göstererek ağırlıklarını koymaları gerektiği konusuna dikkat etmelerini söylemesini istedim. Konuştu Kaputikyan’la. Telefon başında yapılan görüşme uzun ve ağlamalar, hıçkırmalar eşliğinde sürmüş. Her halükârda yapacağına dair söz vermiş, istenmeyen süreçleri durduracağına, aynı zamanda da bizi, Azerbaycanlıların tarafını tuttuğumuz konusunda suçlamış, kendilerinin radikaller, kışkırtıcılar olmadıklarını söylemiş”.6

Kaputikyan’ın, kitabında belirttiğine göre, Gorbaçov’la yaptıkları bir saatten uzun süren görüşme samimi bir ortamda gerçekleşmişti. “Yazıhanelerde bulunan tipten uzunca bir masanın etrafında oturduk. Fark, bu masanın daha sade ve dar olmasıydı. Ben ve Zori masanın bir tarafına, Yakovlev ve Şahnazarov karşı tarafına oturduk, Gorbaçov ise masanın başına”.

Ermeni şair, daha sonra yayınladığı kitabında, 88 Şubatında yapılan bu görüşme ve ondan sonraki gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.

“-Biz, Ermenistanlılar için,- diyerek devam ettim,- yurt dışına gitmek, Karabağ’a gitmekten daha kolay. Ben sadece 1959 yılında orda bulundum. Daha sonra duyduğuma göre, benimle görüşen tüm insanları sıkıştırmışlar. Korkudan oraya gitmiyoruz, çünkü Azerbaycan yöneticileri, Ermenistanlı aydınların, özellikle de yazarların suları bulandırdığını, Karabağ’da ayrılıkçı ortamı körüklediklerini iddia ediyorlar…

– Demirciyan’ın, yönetici olduğu 15 yıl boyunca Karabağ’a gitmemiş olduğunu söylüyorlar,- dedi Gobaçov…

– Doğrudur, gitmemiştir, üstelik sadece Demirciyan değil. Tüm yöneticilerimiz de Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ne yönelik kabul edilemez bir ilgisizlik göstermiş, komşu ülkenin işlerine karışmaktan korkmuşlardır. Diğer taraftan, onlarda da kabahat yok. Karabağ’da öyle bir ortam hâkim, Ermenistan’dan gelenlere yönelik öyle bir takibat uygulanmaktadır ki, oraya gitmek imkânsız oluyor…

– Karabağ-Ermenistan bağıyla ilgili engeller tam anlamıyla bir rezalet, -dedi Gorbaçov. –Ermenistanlıların serbestçe gidip-gelebilmeleri, karşılıklı olarak kültürel etkinliklerin düzenlenmesi, Ermenistan’ın, bölge yaşamına katılımı gerekir.

– Bölge Ermenistan’a bağlanmadan tüm bunlar imkânsızdır, Azerbaycan bırakmaz…

– Azerbaycan’ın kendisi bunu anlamalı. Bölgenin Ermenistan’a bağlanmasına gelince, şimdilik bu çok zor. Benzer 19 kadar sorunumuz var ve hepsi de çözülmeyi bekliyor.

  • Hiç değilse Rusya’ya bağlasak.

Gorbaçov neşeli bir şekilde güldü.

  • Tüm benzer özerk bölgeler Rusya’ya bağlanmak istiyor, bu da mümkün değil.
  • Fakat bizim durumumuz farklı, acil ve ertelenemez. Nihayetinde inanç farklılığı sorunu var,- diye tekrar açıklamada bulundu Zori.
  • Herkes kendi sorununu acil ve en önemlisi olarak kabul ediyor. Görünüşe göre bizim hepsi için komple bir çözüm bulmamız, milli konularla ilgili bir kurultay tertiplememiz gerekiyor. Şimdi ise Karabağ ve Yerevan’daki halkı sakinleştirmek gerekiyor.
  • Fakat nasıl? Hiç değilse Karabağ sorunuyla ilgilenen bir heyet kurun,- diyerek üsteledik biz.
  • Tüm Politbüro, Karabağ’la ilgileniyor, -güldü Gorbaçov,- sizce bu az mı…?
  • Politbüronun sayısız derdi var, bugün ilgilenir, yarın ise unutur. Karabağ Ermenistan’la birleşmezse oradaki halkın durumu daha da kötü olur. Azerbaycan, Ermenileri bu ayaklanmadan dolayı affetmez.
  • Size söz veriyorum ki şahsen Karabağ’la ilgileneceğim, sosyoekonomik büyük reformlar yapılacaktır. Karabağ için gerçek bir rönesans olacak. Bu işi ben şahsi denetimim altına alacağım…
  • Bunu halkımıza açıklayabilir miyiz,- diye sordum ben.
  • Evet, açıklayabilirsiniz…
  • Bu gece Yerevan’dan beni aradılar,- diye sözüme devam ettim,- Yerevan’da neler olduğunu tasavvur edemezsiniz diyorlar. Tüm Ermenistan başkente doluşmuş. Telefon eden heyecandan kendisini kaybetmişti. Diyordu ki “Gorbaçov gelsin, tüm bunları kendi gözleriyle görsün. Kendi gelemiyorsa karısı gelsin, oğlu gelsin”.

Gorbaçov neşelendi.

  • Hakikaten, bir gelseniz,- yarı şaka, yarı ciddi önerdim.
  • Şimdi gelemem, fakat sonra muhakkak geleceğim.
  • Ne zaman?
  • Bu yılın ikinci yarısında.
  • Bunu da halkımıza iletebilir miyiz?
  • İletebilirsiniz.

Bir konuyla ilgili Zori sordu.

  • Keşke öyle olsaydı ki, dünyada hiçbir sınır ve sınır boyu olmasın ve insanlar öylemesine yaşasalar, ülkelere bölünmeden.
  • Hayır,- kestim sözünü,- ben aynı fikirde değilim.

Görünüşe göre sözüm fazla kesin ve heyecanlıydı. Gorbaçov ve Yakovlev bakıştı. Gorbaçov konuştu.

  • Ben de aynı fikirde değilim. Tüm milletlerin kendi ülkesi, kendi kültürü, kendi dili olmalı…
  • Yine de, Karabağ sorunuyla ilgili bir komisyon kuramaz mıydık? -sordu tekrar Zori.
  • Benzer 19 sorunumuz var, şimdi 19 komisyon mu kuracağız?
  • Kırım Tatarları için neden kurdunuz…?
  • Her halükârda, -sorduk biz,- halkımızı hangi vaatlerle sükûnete çağıralım, Sizin ifade ettiğiniz “ateşi” nasıl söndürelim?

Devamlı suskun duran Şahnazarov burada söze girdi.

  • Gorbaçov’un, sözlerinde dile getirdiği milli sorunlarla ilgili oturumun Karabağ sorunuyla da ilgileneceğine yönelik garantiyi belirtebilirsiniz.

Balayan’la birlikte Yerevan’a döndüm. Tarifsiz bir yorgunluk, bitkinlik vardı üzerimde”.

Balayan, Gorbaçov’la yaptıkları görüşmeyi şöyle anlatmaktadır. “Kapıya kadar ilerleyip Kaputikyan’ı çok candan selamladı. Ve hışımla bana bakarak dedi, ‘Bu o Zori Balayan mı ki bu gece saat ikide telefonla Igor Muradyan’la konuşup kelimesi-kelimesine şöyle demiş, -Dayanmak lazım. Halkı dağıtmayasın.- Düşündüm ki, şayet İgor’la yaptığım telefon görüşmesi bu kadar çabuk kendisine ulaştıysa bu devlet hâlâ çok sağlam, demek ki KGB çok titiz çalışıyor. Hakikaten de iki-üç saatte bir İgor’la konuşuyordum. O, bana Yerevan’da olanları aktarıyordu, ben de ona Moskova’da olanları. Geceleyin İgor bana halkı zorlukla orada tutabildiği konusunda yakınmıştı. Hep aynı konuşmacılar konuşuyordu. Kendi sözlerini tekrarlıyorlardı ve bu tehlikeliydi. İgor, kesintisiz mitinglerin tehlikeli olduğunun çabuk farkına varmıştı”.7

Gorbaçov’un sözlerinden, Sovyet ülkesi yöneticisinin başlangıçta sadece Kaputikyan’la görüşmek arzusunda olduğu anlaşılmaktadır. “O ise burada yazar Balayan’la bir araya gelmişti. Milliyetçi biriydi, yetenekli bir kişilik. Ermeniler arasında çok ünlüydü ve dizginlenmez, özgüveni yüksek ve son derece kariyerist biri. Kaputikyan onu yanında getirdi ve hiç değilse beş dakikalığına kabul etmemi rica etti. Kabul ettim. Çok ağır bir sohbetti, duygusal ve gergin. Balayan, halka ne diyelim diye soruyordu. Ona dedim ki, Karabağ’da ortaya çıkan ve çözüm gerektiren sorunlar Merkez Komitesi ve hükümet olarak bizim ilgi odağımızdadır. Doğrusunu söylemek gerekirse, bizim de onlarla görüşmekten kaçınmamamız gerekiyordu. Onlar aydın kesimin önemli temsilcileriydi ve halk onların sözlerine önem vermekteydi. Bu arada, ikisi de Komünist’ti. İşte Ermenilerin bu kolunu “kollamak”, rahatlatmak gerekiyordu ki tüm “ordu” harekete katılmasın”.

Sovyetler Birliği yöneticisiyle yaptıkları görüşme konusunda Ermeni yazarlar farklı yorumda bulunmaktadır. Balayan, Yazarlar Derneği’nde bir konuşma yaparak, Karabağ konusunun bu defa ciddi bir şekilde görüşüleceği ve bu yüzden Gorbaçov’a nefes alma imkânının verilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Televizyonda yaptığı konuşmasında Kaputikyan, Gorbaçov’la gerçekleştirdikleri sohbetle ilgili daha çekimser davranmıştır. Hareketin tertip komitesi, 27 Şubatta, mitinglere ve iş bırakma eylemlerine bir ay ara verme kararı aldı.

Opera Meydanı’nda sabırsızlıkla Balayan ve Kaputikyan’ın dünüşünü bekliyorlardı. “Geldiler ve mitinge son vermemiz gerektiğini söylediler, ‘Gorbaçov’la konuştuk, bir şeyler söz verdi ve mitinglere bir ay ara vermemiz gerekiyor’ dediler. Meydan boşaldı ve 27 Şubatta Sumgait katliamları başladı. Sokağa çıkmak istediğimizde meydanın ordu tarafından tutulmuş olduğunu gördük”,- hareketin önderlerinden Khaçik Stamboltsyan yazarların girişimini böyle tenkit etmektedir.8

“Zori benden önce kayda gitti ve televizyon merkezinden dönüp mitinge yetişti. Ben konuşma yapmaya yetişemedim. Bugüne kadar da çok kişi beni ve Zori’yi, Gorbaçov’un yanından ümitli geldiniz ve Gorbaçov’un ‘evet talepleriniz haklıdır, Karabağ sizin olacaktır’ dediğini vurguladınız diyerek suçlamaktadır. Zori’nin mitingde ne söylediğini, görüşmemizi nasıl aktardığını bilmiyorum, bildiğim, konuşmasının sonunda yaklaşık olarak mutlaka galip geleceğimizi, daha Van’a da, Muş ve Bitlis’e de ulaşacağımızı ve benzer ümitlendirici şeyler haykırdığıdır”,- diye belirtmektedir Kaputikyan.9

Bu arada, 26 Şubat akşamı Ermenistan ve Azerbaycan televizyonlarından Gorbaçov’un Azerbaycan ve Ermeni halklarına yaptığı konuşma metni okunmuş ve ertesi gün gazetelerde yayınlanmıştı. “Size, Dağlık Karabağ olaylarıyla ilgili sesleniyorum. Özerk bölgeyi Azerbaycan SSC’inden Ermenistan SSC’ine devretme sorunu masaya gelmiştir. Kremlin, olayların benzer gelişmesinden dolayı rahatsızdır. Durum çok ciddi sonuçlara gebedir. Biz, benzer fikirleri ve önerileri tartışmaktan kaçınmak taraftarı değiliz, fakat bunlar sükûnet ve hukuk çerçevesinde yapılmalıdır”.10

Gorbaçov, Ermenistan ve Azerbaycan halkına vatandaşlık olgunluğu ve sabrı göstererek normal hayata ve işlerine geri dönmeleri, toplum düzenini sağlamaları çağrısında bulunur. Ermenistan’da mitinglere ara verilir, fakat bu ara, başka yerde ve başka şekilde kullanılır. Bakû yakınlarında bulunan Sumgait şehrinde, üç gün sürecek olan Ermenilere yönelik katliamlar başlar.

Bugün, olayların üzerinden yıllar geçtikten sonra, iki yazarın yaklaşımının doğru olup olmadığı konusunda ahkâm kesmek kolaydır. Gösterilerin devam etmesi durumunda Moskova geri adım atacak mıydı, Karabağ’ı Ermenistan’a hediye edecek miydi? Şüphesiz, Sovyet ordusunun, gösterileri güç kullanarak dağıtacağı tehlikesi her zaman var olmuştur. Daha önceki ve daha sonraki yıllarda Almata, Vilnius, Tiflis’te günahsız insanları tankların paletleri altında ezerek yapmış oldukları gibi.

  1. Muradyan’ın makale dizisi, Hayots Aşkhar gazetesi, Yerevan, sayı 6–10, 20–24 Ocak, 1998.
  2. Sargıysan’la yapılan görüşmeden, 22 Mayıs, 2006, Yerevan.
  3. Movsisyan’la yapılan görüşmeden, 11 Nisan, 2006, Yerevan.
  4. Карен Брутенц, «Тридцать лет на Старой площади», с. 535.
  1. Георгий Шахназаров, «Цена свободы: реформация Горбачева глазами его помошника», Россика Зевс, Москва, с. 535.
  1. Sovyetler Birliği Merkez Komitesi SBMK’nın Şehir Komitesi oturumu, 29 Şubat 1988, tek örnek, “çalışma notları”, журнал «Родина», номер 4, 1994 г., сс. 82-90.
  2. Zori Balayan, “Dzhoghk ev drakht”, [“Cehennem ve Cennet”], Azg, Yerevan, 1995, s. 73-74.
  3. Stamboltsyan’la yapılan röportajdan, 14 Mayıs 2006.
  4. Silva Kaputikyan, “Kapalı çekmecelerden sayfalar”, s. 292.
  5. Sovyet Ermenistan gazetesi, Yerevan, 27 Şubat 1988.